6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenceği bu nedenle mahkemece maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı-  Tasarrufun iptali davasının amacının davacı alacaklıya tasarruf tarihinde tespit edilen alacakları ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisinin alınması olduğundan tasarruf tarihine kadar olan alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu limited şirketin 52 adet hissesi üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde sadece tasarrufun iptali şeklinde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği- Davaya konu tasarrufun tarafı olan ve borçludan mal alan 3.kişinin, borçlunun zarar verme kastını bildiğinin emareler ile ispat edilebileceği- Borçlunun zarar verme kastının objektif olarak bilinebilir olması değil, işlemin diğer tarafı üçüncü kişinin bu işlem neticesinde alacaklıların zarar görebileceğini öngörebilmesi olduğu- Dava konu tasarruflar için davalıların kardeş olmaları nedeniyle birbirlerini tanıdıkları ve İİK'nun 280/1 maddesi kapsamında yeterli emarenin var olduğu görüldüğünden tasarrufların iptal edilmesi gerektiği-
Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği; bu yasal nedenle iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Tarihsiz bir cironun, protestonun düzenlenmesi için ön görülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılacağı-
İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu-
39.000,00 TL'ye satılan taşınmazın rayiç değerini 215.000,00 TL olarak belirlenmesi halinde, ivazlar arasında bedel farkı bulunduğundan tasarrufun iptalinin gerektiği- Borçlunun üçüncü kişiye olan borcuna karşılık taşınmaz ve aracın devredildiği belirtilmiş olduğundan, mutad ödeme vasıtaları dışında bir ödeme söz konusu olması nedeni ile de tasarrufun iptalinin gerektiği- Borçlunun adresinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişiye ait işletmenin kredi kartı sliplerinin bulunduğu, otel müşterilerine paket hizmeti olarak borçluya ait kulüpte yemek yemelerinin dahil edildiği anlaşıldığından, borçlu ve üçüncü kişi arasında yakın ticari ilişki bulunduğu ve davalının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek kişilerden olduğunun kabulünün gerektiği-
Borçlunun dava konusu markaları borcun doğumundan sonra eski ortağının eşi adına açtığı kendisinin de yetkilisi olduğu diğer bir şirketine devir ettiği - Bu hali ile, davalı-3.kişi olan şirketin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmediğinin düşünülemeyeceği - Salt marka  devrinin şekli anlamda usule uygun ve rayiç değeri üzerinden yapılmış olmasının da işlemin muvazaalı olmadığını göstermeyeceği- Dava konusu markaların  borcun doğumundan sonra, borçlular ile organik bağ içinde olan diğer bir şirkete devredildiği, devirden sonra üçüncü kişi şirketin markayı kullanmadığı, dava dışı bir başka şirkete lisans yoluyla kullandırdığı, dosyadaki bilgilere göre, markaların koruma sürelerinin dolduğu ve üçüncü kişinin korumayı yenilemediği, bu hali ile mali değerinin  düşmüş olduğu olgularının birlikte değerlendirildiğinde, marka devrinin ticari kar amacının dışında sadece borçlunun alacaklılarından kaçırma amacı ile muvazaalı olarak yapıldığı - Dolayısıyla İİK'nun 280/1 maddesinde yer alan emarenin vücut bulmuş olduğu, bu tanışıklığın TBK'nın 19 maddesinde yer alan muvazaanın da kanıtı olduğu - Bu nedenle, asıl davada, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği -
Marka devir işlemlerinin iptali istemi- Hisse devir sözleşmeleri, yönetim kurulu üyeleri, kurucu ortaklara yönelik olgular gözetildiğinde, davalı üçüncü kişi şirketin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmediğinin düşünülemeyeceği- İİK 280/1'de yer alan emarenin vücut bulmuş olduğu, bu tanışıklığın ayrıca asıl dava için TBK 19 maddesinde yer alan muvazaanın da kanıtı olduğu-
Tasarrufun iptaline ilişkin davada borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu, hacze kabil malının bulunmadığının belirtildiği, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiğine dair tebligat mazbatasının dosya içerisinde olmadığı, takibin de iş bu dosya yönünden kesinleşmediği-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında borçlunun aciz halinin olması gerektiği- Bu eksikliğin karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında giderilmesinin mümkün olduğu- Bozmadan sonra davacı alacaklı tarafından haciz tutanağının dosyaya ibraz edildiği, davalı borçlunun da haciz mahallinde hazır bulunduğu ve 'davalı borçluya ait hacze kabil mal bulunamadığı'nın tutanağa yazıldığı, söz konusu haciz tutanağının İİK. m. 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde de olduğu-
Borçlunun, 202.000,00 TL rayiç değerli taşınmazını, eski eşine -'anlaşmalı boşanma' sonucunda- 1 TL bedelle satmasının, iptale tabi olduğu-