HMK’dan önce açılan "kısmi davanın" ıslah suretiyle "belirsiz alacak" davasına dönüşmeyeceği- Belirsiz alacak davasında alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekteyken, kısmi davada talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam edeceği- Belirsiz alacak davasında davalı tarafça ileri sürülen zamanaşımı def'inin sadece ilk talebi değil, bedel artırım talebini de kapsayacağı ve süresinde zamanaşımı def'inde bulunmaması halinde, arttırılan bedel için sonradan zamanaşımı def'inde bulunulamayacağı- Kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan ceza kanunu uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi uygulanacağından ve bu süre de talep arıttım dilekçesinden önce dolmuş olduğundan, mahkemece ıslahla artırılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemi-
Trafik kazalarında araç mahrumiyeti nedeniyle zarar belirlenirken aracın hasar durumuna göre onarımı için gereken makul sürenin belirlenmesi ve belirlenen bu süre üzerinden zarar hesabının yapılması gerekeceği- Bu hesaplama ise çözümü hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir husus olup mahkemece bilirkişi görüşüne başvurulması gerekeceği- Mahkemece alınan 04/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının aracının onarımı için gereken makul süre 20 iş günü olarak belirlendiği- Davacıdan kaynaklanan sebeplerle aracın geç onarıma verilmesi, servis yoğunluğu nedeniyle onarımda geçen süre, aracın kiralayana geç teslim edilmesi vb. hususların davalıya yüklenemeyeceği-
Trafik kazası nedeniyle tazminat-
Davalının yaralama eylemi, "bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazası" niteliğinde bulunmamakta; diğer davalının aracının işletilme kavramından bağımsız ve silah olarak kullandığı kasıtlı bir eylem vasfını taşımakta olup, 2918 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden davalının 2918 sayılı Yasa'nın 3. ve 85. maddeleri hükümleri anlamında, işleten sıfatı ile sorumlu tutulma imkanının bulunmadığı, kaldı ki davalının, dava konusu haksız eyleme dahil olduğu ve diğer davalı ile işbirliği içinde hareket ettiği de iddia ve ispat olunmadığına göre hükmedilen tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulamayacağı; şu durumda, mahkemece işbirliği içinde hareket ettiği ispat olunmayan davalı hakkındaki davanın tümden reddinin gerektiği-
Somut olay değerlendirildiğinde; davalı İçişleri Bakanlığı aracın işleteni Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğüne izafeten davalı konumunda olup, davalı sürücü ... yönetimindeki aracın davacının aracına çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiği- Davalı sürücünün fiilinin haksız fiil faili konumunda olması sebebiyle KTK’nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu- Dava dilekçesinde hizmet kusuru nedenine dayanılmadığı gibi, somut olay bakımından da hizmet kusurunu gerektiren bir durum bulunmadığı- Aracın işleteninin, tehlike sorumluluğu ilkelerine göre karşı araçta oluşan zarardan sorumlu olduğu- Araç sürücüsü de haksız fiil hükümlerine göre kusuru oranında zarardan sorumlu olacağından, mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacıya uygulanan ilacın, doktor yerine hemşire tarafından yapılmasının tıbben uygun olup olmadığının, hemşire tarafından yapılan ilaç sonrası doktorun ne kadar süre geçtikten sonra müdahalede bulunduğunun, yani, davacının ne kadar süre ile solunumun durduğunun, arada geçen süre varsa bu sürenin davacıda gelişen işitme kaybına neden olup olmadığı, anılan ilacın doktor tarafından yapılması ve yine doktor tarafından anında müdahale edilmesi durumunda sonucun değişip değişmeyeceği, ilacın serviste mi veya ameliyathanede mi yapıldığı, yapılan yerin olaya erken müdahale yönünden sonucu değiştirip değiştirmeyeceği, beynin oksijensiz kalması ile gerçekleşen işitme kaybı arasında illiyet bağı olup olmadığının ve davalı hastanede işitme kaybına yönelik tedavi uygulanıp uygulanmadığı hususlarının değerlendirilerek, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hatalarının bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı ve özellikle davacıların itirazlarını karşılayacak, denetimine elverişli bir raporla hasıl olacak sonuca uygun bir kararın verilmesi gerektiği-
Davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. 13. maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Desteğin vefatından önceki geliri tespit edilirken, işlettiği işyerinin, desteğin sağlığında yapmış olduğu kişisel katkısının belirlenmesi gerektiği- Desteğin ölüm tarihindeki sosyal ve ekonomik durumu ilgili yerlerden araştırılarak, desteğin mesleği de tespit edilerek, desteğin kişisel özellikleri nedeniyle işine bedensel katkısının ne oranda olabileceği hususunda alanında uzman bilirkişiden rapor aldırılmak suretiyle, desteğin tarımsal faaliyetinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip sonucuna göre (usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) karar verilmesi gerektiği-