İnkâr edilen imza konusunda inceleme yapılıp bilirkişiden rapor alındıktan sonra borçlunun «imzanın kendisine ait olduğunu» kabul etmesi halinde dahi borçlu aleyhine «inkâr tazminatı» ve «para cezası»na hükmedilmesi gerekeceği–
«Büyükşehir belediye sınırları içinde, tanık ve bilirkişilerin dinlenmesi için kesin zorunluluk olmadıkça anılanlar için talimat yazılamayacağına» ilişkin hükmün, özel yasa olan İİK.’nun «icra dairesinin yetki çevresi dışındaki imzayı inkâr eden borçluya talimat yazılmasına» ilişkin 68/a maddesinin 2. fıkrasını bertaraf edemeyeceği–
Borçluya gönderilen duruşma davetiyesinin, Tebligat Yasasına aykırı olarak tebliğ edilmiş olması halinde «duruşmaya gelmediğinden» bahisle ‘itirazın geçici olarak kaldırılmasına’ karar verilemeyeceği–
İİK’nun 68/a maddesine göre yapılacak duruşma için, ihtarlı davetiyenin borçlu ile birlikte -varsa- borçlunun vekiline de gönderilmesi gerekeceği ancak borçlu asilin duruşmaya gelmemiş olması halinde ayrıca vekiline de duruşma davetiyesinin gönderilmemiş olmasının neticeye etkili olmayacağı–
Duruşma davetiyesinin borçluya cezaevinde tebliğ edilmiş olması halinde, C. Savcılığına tezkere yazılıp «borçlunun duruşmada hazır bulundurulması»nın istenmesi gerekeceği–
Senetteki parmak izinin borçlu tarafından inkâr edilmesi halinde, parmak izinin borçluya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağı–
İcra mahkemesince (tetkik merciince) -gelmeyen tarafın mazereti kabul edildikten sonra- «duruşma gününün kalemden öğrenilmesine» şeklinde karar verilemeyeceği–
Mühürlü senetlerin «HUMK’nun 297. maddesi uyarınca usulen tasdik edilmiş dahi olsalar -68/I. maddede öngörülen belgelerden olmadığı–
«İmza itirazının kaldırılması» istemi ile yapılan başvurular sonucunda, icra mahkemesi (tetkik mercii) tarafından -haklı çıkan lehine- «nisbi» değil «maktu» vekalet ücretine hükmedilebileceği–
Duruşmada borçlunun imzasını kabul etmesine rağmen, icra mahkeme- since (tetkik merciince) «itirazın kesin olarak kaldırılması» yerine «itirazın geçici olarak kaldırılmasına» şeklinde karar verilmiş olmasının, alacaklının temyizi olmaması halinde, bozma nedeni yapılamayacağı–