Borçluya ödeme emri, takibin yapıldığı icra dairesinin yetki çevresinde tebliğ edilmiş olması halinde, «İmza itirazının kaldırılması» dileği ile (tetkik merciinde) yapılan ilk duruşmada, vekille temsil edilmiş (vekil vasıtasıyla itirazda bulunmuş) dahi olsa borçlunun bizzat bulunmak zorunda olduğu–
Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen «senetlerin borçlu tarafından imzalanarak takip alacaklısına verildiğini» belirten ilâmın, icra mahkemesi (tetkik mercii) hakimini de bağlayacağı–
Takip yapılan icra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen münkirin (borçlunun) isticvabı için bulunduğu yer icra mahkemesine (tetkik merciine) talimat yazılması gerekeceği–
Yetkisiz icra dairesine yapılan imza inkârına ait itirazın kaldırılmasının istenemeyeceği–
İcra takibine yönelik «itirazın kaldırılması» isteklerinin asıl takibin yapıldığı icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince (tetkik merciince) çözümleneceği, icra mahkemesinin (tetkik merciinin) bu yetkisinin kamu düzeni ile ilgili olduğu, bu nedenle icra mahkemesi (tetkik mercii) tarafından doğrudan doğruya gözetileceği–
«İmza itirazının kaldırılması» istemi ile yapılan başvurular sonucunda, icra mahkemesi (tetkik mercii) tarafından -haklı çıkan lehine- «nisbi» değil «maktu» vekalet ücretine hükmedilebileceği–
İİK. 68/a-V hükmünün, senetteki imzanın borçlu tarafından inkâr edilmesi halinde uygulanacağı, mirasçıların murisin imzasını inkâr etmeleri ve yapılacak «itirazın kaldırılması» duruşmasına gitmemeleri halinde, «itirazın geçici olarak kaldırılmasına» karar verilemeyeceği, «imzanın murise ait olup olmadığının» araştırılması gerekeceği–
Senetteki parmak izinin borçlu tarafından inkâr edilmesi halinde, parmak izinin borçluya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağı–
İmza inkârında bulunan borçlunun duruşmaya gelmiş olması halinde, kendisine gönderilen davetiyede «İİK’nun 68/a maddesinde yazılı ihtar»ın bulunmasının önem taşımayacağı–
Borçlunun gönderilen -İİK’nun 68/a maddesine göre meşruhat verilmiş- isticvab davetiyesinin, Tebligat Kanunu (ve Tüzüğüne) uygun biçimde borçluya tebliğ edilmiş olması gerektiği–