Mahkemece atanan geçici komiser heyeti raporlarında özetle; "borçlu davacı şirketin 31/07/2018 ara bilanço tarihi itibariyle rayiç değerlere göre (-) 2.171.264,23.-TL borca batık olduğu, bu dönem itibariyle kârlılık oranının % 1 olduğu, yıllık net kârının 89.760,00.-TL olarak gerçekleşebileceği kabul edilse bile kârın tamamının borç ödemelerine ayrılması durumunda dahi borçların tasfiyesinin 56 yıl süreceği, öngörülen bu kâr miktarının beş kat fazla gerçekleşmesi durumunda dahi borçların tasfiyesinin 11 yıl süreceği, bu durumda bile bankaların rehni aşan alacaklarının bulunması durumunda borç tasfiyesinin 15 yıldan az olamayacağı, konkordatonun tasdiki halinde borçların 2 yıl içinde ödeneceğine dair hedeflerin gerçekçi olmadığı, şirketin borç miktarı ile net dönem kârları dikkate alındığında, yapısal iyileşme sağlayamayacağı" tespit edilmiş olup yapılan sermaye artışının, raporda da işaret edildiği üzere sembolik olmaktan öteye gidemediği, davacı tarafın, sermaye arttırımı ile ilgili olarak istinaf sebepleri yerinde olmadığı, ayrıca raporun yeterli olmadığı, yeterince araştırma yapılmadığı yönündeki davacının itirazları da yerinde görülmediği anlaşıldığından ve rapordaki eksikliklerin neler olduğu ve sonuca ne gibi bir etkisi olacağı yönünde somut açıklamalar bulunmadığından, konkordato komiserlerinin verdiği rapor ve bu raporu esas alan mahkemenin davacı şirketin kesin mühlet talebinin reddi ile iflasına ilişkin kararının isabetli olduğu-
İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yolu açık olduğundan, ilk derece mahkemesince verilen sözleşmelerin feshine onay verilmesi talebinin reddine ilişkin ara karar, ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talebinin reddi veya bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilmiş geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin bir karar olmadığı, sözleşmenin feshine onay verildikten sonra konkordato davası reddedilse bile sözleşmeler yeniden eski haline dönmeyeceğinden ve hiç fesih olmamış gibi kabul edilemeyeceğinden ortada geçici hukuki koruma tedbiri bulunmadığı-
Konkordato talep edebilmek için, borçların vadesi geldiği halde ödeyememe veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunması gerektiği- Konkordato komiser raporlarındaki tespitle bu şartın gerçekleşmediği anlaşıldığından, İİK mad. 287'de yapılan atıfla, İİK. mad. 291'de ifade edildiği üzere "konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporu ile mahkemeye bildirmesi üzerine mahkemece, resen kesin mühletin kaldırarak konkordato talebinin reddine karar verebilir" düzenlemesi kapsamında verilen hükmün bu kapsamda ve sonuç itibarı ile yerinde olduğu- İflas erteleme davası devam eden borçlu şirketin konkordato talebine yasal bir engel olmadığı- Konkordato komiser ön raporlarına göre, geçici mühlet kararının kaldırılarak, konkordato talebinin reddine dair verilen kararın sonuç olarak yerinde olduğu- İİK.nın 287. maddesinin atfı ile 291. ve 292. maddeleri gereğince borçlu ve varsa yasada belirtilenlerin duruşmaya davet edilip dinlendikten sonra karar verilmesi gerekir ise de, tarafların duruşmaya çağrılması ve netice olarak aynı kararın verilmesinde usul ekonomisi ilkesi de gözetildiğinde hukuki yarar olmadığı-
Konkordato komiserlerince verilen son raporda; "davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batıklığının (-) 28.719.626,63.-TL olduğu, ortaklara olan borçların düşülmesi halinde borca batıklığın (-) 21.399.163,43.-TL olarak kabul edildiği, davacı şirketin projesinde en somut ve kabul edilebilir üç önerisinin bulunduğu, birincisinin 3.000.000,00.-TL sermaye arttırımı, ikincisinin İstanbul Çatalca'da bulunan 2 adet arsanın satışından elde edilecek gelirin borçların ödenmesine ayrılması, üçüncüsü ise İzmir Çeşme'deki 4 adet arsanın satılarak yine satışından elde edilecek gelirin borçların ödenmesine ayrılması olduğu, üç önerinin de gerçekleşmesi durumunda dahi borca batıklığın (-) 11.806.163,43.-TL'ye gerileyeceğinin" bildirildiği, "...merkez binasının, ... antrepo ve binasının, ... iştirak payının, bir kısım araç, iş makinesi ve demirbaşların satıldığı, ortakların nakit katkı sağladığı, çabaların olumlu karşılandığı, ancak ekonomik durgunluk ve işlerin oldukça azalması nedeniyle zarar edildiği, borçların makul seviyeye indirilemediği" anlaşıldığından, "projenin güçlü ve zayıf yönleri değerlendirilerek kârlılık olmadığı sürece projenin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı, kârlılığın ise ülkedeki ekonomik durumun düzelmesi ile birlikte işlerin açılmasına bağlı olduğu, bugünkü ekonomik koşulların devamı halinde projenin başarı sansının bulunmadığının bildirilmiş olduğu- Davacı tarafından dosyaya yansıyan borç ödeme gayreti ve kararlılığına rağmen, tüm bu çabaların projenin başarıya ulaşması için yeterli olmadığı gerekçesi ile davanın reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmediği-
Konkordato komiserinin emirlerine uyulmaması nedeniyle İİK. mad. 292/c gereğince iflas kararı verildiğinden, borçlunun dinlenmesi gerektiği, davacı vekiline bu hak tanınmadan karar verilmesinin savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olacağı-
İflas erteleme davası devam ederken, borçlunun, alacaklılar ile konkordato yapmak suretiyle anlaşmaya çalışmasında herhangi bir sakınca bulunmadığı-
Konkordato talebinde bulunan davalı-borçlu şirket hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle icra takibi yapılamayacağından ortada usulüne uygun bir icra takibinin varlığından sözedilemeyeceği ve bu nedenle bu şirket hakkında açılan itirazın iptali davasının da dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı gerçek kişinin ayrı bir ön projesinin bulunmaması ve hatta sunulan projede de davacının sorumluluğunun oğlu tarafından yerine getirileceğinin belirtilmesi, bu hali ile davacının sadece kefaletten kaynaklı alacağı nedeniyle sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettiği ve icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep edilmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı-
Mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan davacı borçlunun düzenlemiş olduğu konkordato projesinde belirtildiği üzere "teminatlı banka borçlarını ve kamu borçlarının tenzilat yapılmaksızın vadeli olarak, teminatsız banka borçlarını % 5 ve cari borçlarını % 15 tenzilat yapılarak ödemeyi" taahhüt ettiği, bu hali ile davacı şirketin hem vade hem de tenzilat konkordatosu isteminde bulunduğu, komiser heyeti raporuna göre borca batık olmadığı, borca batık olmayan davacının tenzilat istemesinin teklif edilen tutar ile borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartını yerine getirmediği, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan davacı borçlunun tenzilat konkordatosu isteyemeyeceği-
İİK. mad. 285/3 uyarınca, konkordato başvurusunda yetkili mahkemenin iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi olduğu-