• 4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «... Ayrıca konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlunun, tetkik merciine konkordato projesi ile birlikte gerekçeli ile dilekçe vermesi ve bu dilekçeye gelir tablosunu da eklemesi esası getirilmiştir. Önceki düzenlemede ‘gerekçeli dilekçe’ verilmesi şartı mevcut değildi; bu şartın getirilmesi borçluyu, daha bu aşamada, öngördüğü konkordato türünü ve bunu gerçekleştirmek için haiz bulunduğu veya haiz bulunacağı imkanları açıklamaya mecbur kılmaktadır. Bu dilekçede borçlu, işletmenin faaliyetini komiserin denetimi altında kendisinin mi üstleneceği, yoksa komiserin mi onun yerine geçerek işletmenin faaliyetlerini sürdüreceği; talep olunan konkordato mühletinin ne kadar olduğu, uzatma imkanını kullanma hakkını saklı tutup tutmadığı gibi konularda açıklama yapacaktır. Hatta borçlu, uygun gördüğü komiser adlarını dahi bu dilekçede belirtebilir, ama tabiatıyla tetkik mercii bu isimlerle bağlı değildir. Dilekçeye eklenecek belgeler hakimin sadece borçlunun işletmesinin aktif ve pasif kalemlerinin durumu hakkında bir değerlendirme yapmasına değil, borçlunun işletmesinin ekonomik durumu, yani borçları ve gelirleri hakkında bilgi edinmesine de yöneliktir.

    Maddeye eklenen fıkrayla, alacaklılara da, borçlu hakkında, gerekçeli bir dilekçeyle, konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteme ve böylece alacaklılar arasında eşitliği sağlama imkanı verilmiş ve konkordato talebi üzerine tetkik merciine borçlunun malvarlığının muhafazası için tedbir alma yetkisi tanınmıştır. Tabiatıyla alacaklı, borçlunun ticari defterlerini, bilançosunu ve gelir tablosunu tetkik merciine talebiyle birlikte sunmak zorunda değildir; ama tetkik mercii hakimi re'sen araştırma ilkesi uyarınca borçludan bütün bu defter ve belgeleri isteyebilir. Yeni düzenleme alacaklıya bir konkordato projesi tevdi etme zorunluğu da getirmemektedir; ama, bu, onun böyle bir proje öneremeyeceği anlamına da gelmemektedir.

    İcra ve İflâs Kanununun 285 inci maddesinin son fıkrasında yer alan ‘Mevcut malları ve alacakları borçlarının en az yüzde ellisini ödemeye yetişmeyen borçlu konkordato isteyemez.’ hükmü yürürlükten kaldırılarak, borçluların konkordato hükümlerinden daha kolay yararlanmalarının sağlanması; bunun, konkordato talebinde bulunan borçlunun aktif-pasif dengesinin hiç önem taşımadığı anlamına gelmediği; ancak bu dengenin konkordatoya olan etkisini esas itibarıyla diğer verileri de gözönüne alarak hakimin takdir etmesi .... amaçlanmıştır.»



  • 4949 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu

     «...285 inci maddesinin birinici fıkrasındaki ‘bilhassa’ kelimesi ‘özellikle’ şeklinde değiştirilmiş ve 69 uncu madde olarak kabul edilmiştir.»



  • 538 sayılı kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «İflâsı önleyen konkordatoda, bugün borçların %30'unu ödemek şartı kifayetsiz görülmüş ve tatbikatta yapılan müşahadeler asgari nisbetin %30 olarak tutulmasının alacaklılar aleyhine tecelli ettiği ve ahvalin büyük ekseriyetinde borçlunun hakiki varlığını gizleyerek, ödeme iktidarını hakiki seviyesinin altında gösterdiği merkezindedir. Borçluların bu tutumu ile mücadele etmek için asgari nisbetin %50'ye iblağı uygun görülmüştür. Diğer cihetten konkordato akdedilmediği takdirde, borçlu mühletten istifade ederek takiplerden masun kalmakta ve bu arada mallarını kaçırmak fırsatını elde etmektedir. Bu kötü temayülle mücadele için de, borçlunun konkordato projesinde beyan ettiği malları 162. madde mucibinde defteri yapılan mallar hükmünde tutulması kabul edilmiş ve bu suretle borçlunun bu malları ahara devretmişse mukabilinde elde ettiği bedeli bilahare göstermesi mecburiyeti konuluştur. Keza mükellefiyet, konkordatonun feshi halinde de, altı aylık müddete teşmil edilmiştir. Bu babtaki mükellefiyetlere riayet etmeyen borçluların 162. maddenin ihlaline terettüp eden cezalarla cezalandırılacaktır.

    Bundan başka, konkordatonun tasdikini reddeden mahkemenin, borçluya ait kabili haciz bütün malların ihtiyaten haczine karar vereceği kabul edilmiş ve bu takdirde konkordatonun red kararı üzerine, yedi gün zarfında açılacak iflâs davasının ‘ihtiyati haczi tamamlayan hukuki muamele’ yerine geçeceği kaidesi konulmuştur.»



  • 538 s. Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarıda mevcudun terki suretiyle konkordato hakkındaki hükümler çıkarıldığından, birinci fıkrada değişiklik yapılmasına lüzum kalmamış ve kanundaki birinci fıkra aynen muhafaza edilmiştir.

    İkinci fıkra; yenidir. Bugünkü kanunda ve tasarıda, konkordato talebi için hangi tetkik merciinin yetkili olduğuna dair bir sarahat yoktur. İçtihat yolu ile, borçlunun ikametgahı tetkik mercii yetkili olarak kabul edilmiştir. Bu içtihada uygun olarak ikinci fıkra hükmü sevkedilmiştir. İflâsa tabi olmayan borçlular için, ikametgahlarındaki tetkik mercii yetkilidir. İflâsa tabi borçlular için, kendileri aleyhine nerede iflâs davası açılabiliyorsa, o yer tetkik mercii yetkili kılınmış ve bu maksatla 154. maddenin bir ve ikinci fıkralarına atıf yapılmıştır.

    Üçüncü fıkra; tasarıda üçüncü fıkranın aynıdır.

    Dördüncü fıkra; tasarıdaki ikinci fıkradan aynen alınmış, yalnız mevcudun terki suretiyle konkordato hükümleri tasarıdan çıkarıldığından ve böylece sadece bir çeşit konkordato kabul edildiğinden, fıkradaki (alelade) kelimesi çıkarılmıştır.»



  • 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Yer Alan Gerekçe

    Bilindiği gibi, konkordato; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayırım İcra ve İflas Kanununda yer almamakla birlikte öğretide genellikle kabul edilen bir ayırımdır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarının konkordatoda kabul edilen kısmını (yüzdesini) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister veya borçlarını taksitlendirir. Ülkemiz uygulamasında çok kere borçlu alacaklılarından hem vade ve hem de tenzilat istemekte ve böylece karma konkordato teklif etmektedir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir (vade konkordatosu). Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün olmamak gerekir, zira böyle bir teklif, ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez. Fakat, hazırlık çalışmaları sırasında, mahkemelerin somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapabilmeleri yolunu açık tutmak gerektiği ileri sürüldüğünden, madde metnine bu yönde bir sınırlama getirilmesinden kaçınılmıştır.

    Maddenin birinci fıkrasıyla, kaynak Kanuna ve mevcut Kanunumuza uygun olarak, tacir olmayanların da konkordato talep edebilmesi kabul edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında önemli olan, konkordato talep edenin, vadesi geldiği halde borçlarını ödeyememesi veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olmasıdır. Ancak, konkordato sürecinin başarısız olması halinde, tacir olmayanlar hakkında iflas kararı verilemeyecektir. Bu noktada kaynak Kanundan ve mevcut Kanundaki düzenlemesinden ayrılmak suretiyle farklı bir hukuki sonuç kabul edilmektedir.

    Konkordato uygulamasında, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca konkordato talebinde bulunanın, Adalet Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulacak tarifede belirtilen konkordato gider avansını yatırmaya mecbur olduğuna ilişkin bir hüküm konulmakta ve böylece sürecin gecikmesinin önüne geçilmek istenmektedir. Bu gider avansının hukuki statüsü ve sonuçları Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 ve 115 inci maddelerine atıf yapılarak düzenlenmektedir. Şu halde, konkordato talebinde bulunanın, gider avansı  konusunda gerekli hassasiyeti göstermemesinin yaptırımı gayet ağırdır.


  • 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Yer Alan Alt Komisyon Önerge Metni ve Gerekçesi

    Alt Komisyon Önerge Metni:

    Görüşülmekte olan 1/913 Esas numaralı Kanun Tasarısının Çerçeve 12 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 285 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    “Borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.”

    Önerge Gerekçesi:

    Önergeyle, 2004 sayılı Kanunun 285 inci maddesinin birinci fıkrası değiştirilmektedir. Değiştirilmesi öngörülen fıkranın ikinci cümlesinde konkordato kurumu tanımlanmaktadır. Tanımlama, uygulamada konkordatonun hukuki niteliği ve işlevi bakımından tereddüt yaratabileceğinden ve yanlış uygulamalara yol açabileceğinden madde metninden çıkarılarak içeriğinin netleştirilmesi öğreti ve içtihatlara bırakılmaktadır. Ayrıca tanımda yer alan konkordatonun borçluyu, borçlarından veya muhtemel bir iflastan kurtarma amacı birinci cümleye aktarılarak madde metninde muhafaza edilmektedir.