Davacıların şirket ortağı olmalarının, konkordato isteminde bulunmaları bakımından yeterli olmadığı- İİK.'nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin bir kısmının ibraz edilmemesi halinde mahkemece bu belgelerin tamamlanması bakımından makul bir süre verilebilmesi mümkün görülse de, konkordato talep eden şirketin ortağı olan davacıların hiçbir belgenin ibraz etmeyerek sadece dava dilekçesine adlarının eklenerek davacı olarak gösterilmesi karşısında artık İİK. 286. maddesindeki belgeleri sunması bakımından süre verilmesinin yerinde olmayacağı, bu davacıların konkordato başvurusunun reddi gerektiği-
Davacı gerçek kişilerin şirketten ayrı bir borç tasfiyelerinin bulunmadığı, kefalet dışında şahsı kredi kartı borçları bulunduğu beyan edilmekle birlikte şahsi borçlarına ilişkin de borç tasfiyesinin sunulmadığı, davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının, yetkilisi bulunduğu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı görülmekle borçlu davacı gerçek kişilerin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerektiği, bu hali ile davacıların kefaletten kaynaklı alacağı nedeniyle sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettiği ve icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep edilmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, başka bir ifadeyle sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı, sunulan komiser heyeti raporundaki görüşler de dikkate alınarak davacıların davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Konkordato talebinin, tedbir talebinin de kabulü ile borçlu şirketin nakit sıkışıklığı yaşaması nedeniyle geçici ödeme sıkıntısı yaşadığına ilişkin iddiaların kabul gördüğü anlaşıldığından, suç tarihinde çek bedelinin karşılıksız bırakılmasında atılı suç unsurlarının oluşmadığının kabulü gerektiği- 
HMK. mad. 20 uyarınca taraflarca dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulması gerektiği, dosyada bu yönde herhangi bir talebin bulunmadan, mahkemece talep olmaksızın resen dosyanın gönderildiği ve talep için öngörülen 2 haftalık sürenin de dolduğu anlaşıldığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Gerekçesiz ya da ekinde kanunun aradığı belgeleri içermeyen konkordato talebindeki eksikliklerin ikmali için süre verilmesi gerekse de, tek bir dilekçe ile başvuru yapılarak, konkordato projesi dahi eklenmeksizin mahkemenin vereceği süre içerisinde hazırlık yapılarak belgelerin ikmal edilebileceği düşüncesiyle hareket edilmesinin de hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Gerçek kişi borçluların sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edemeyeceği- Gerçek kişi davacıların dava dosyasına ibraz olunan belgelere göre icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilmemesi gerektiği. Davacı gerçek kişilerin İİK. mad. 285 anlamında borçlarını ödemekte zorlandıklarını, nakit dar boğazına girdiklerini gösterir mali bir tablo olmadğı, konkordato talep eden gerçek kişilerin, borçlu şirketlerin kullandığı kredilere olan kefaletleri sebebiyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordatoya başvurduklarını belirttiklerine göre, gerçek kişilerin sadece icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin, konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, sırf aleyhine başlatılacak takiplere mani olmak amacıyla konkordato talep edilmesinin, Türk Borçlar Kanunu'nun kefalete ilişkin hükümlerini ve İcra ve İflas Kanunu'nun menfi tespit davası hakkındaki bölümlerini işlevsiz hale getireceği; kanun koyucunun gerçek kişiler bakımından konkordato müessesine başvuruyu kabul etmesindeki amacının bu olmadığı-
Geçici mühlet sonucunda atanan komiserler tarafından gerekli denetim ve kontroller yapılıp duran varlıklar içinde yer alan gayrimenkul ve menkul mallar üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılıp piyasa rayiç değerleri belirlenmek suretiyle sunulan raporda; borçlu şirketin gerek kaydi gerekse rayiç değerler üzerinden hazırlanmış bilançoya göre borca batık durumda olmadığı, borçlu şirketin mali yapısını iyileştirmesinin ve dolayısıyla başarıya ulaştırmasının pek güç olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiş ve düzenlenen rapor yeterli görüldüğünden, her ne kadar heyet raporunda geçici mühletin "iki ay uzatılabileceği" görüşü bildirilmişse de, mevcut durum itibariyle ve geçen üç aylık süre içerisinde yapılan incelemeler neticesinde sunulan projenin başarıya ulaşma ihtimalinin pek mümkün görünmediği anlaşıldığından istemin reddi gerektiği-
Konkordato talep eden gerçek kişilerin, borçlu şirketlerin kullandığı kredilere olan kefaletleri sebebiyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordatoya başvurduklarını belirttiklerine göre, gerçek kişilerin sadece icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin, konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı- Davacı şirketin konkordato talep ettiği dava tarihinde alacağı var gösterdiği bilanço ve ön projeyi sunmasına rağmen, aynı gün alacağı temlik etmek suretiyle özvarlığı azalttığı, konkordato sürecinde davacı borçlunun iyi niyetle ve dürüst hareket etmek mecburiyetinde olduğu, aksi durumun korunamayacağı, defterlerin gerçeği yansıtmaması halinde ön projenin de inandırıcı olmadığı, davacı şirketin geçici mühlet içinde elde ettiği net kar tutarına bakıldığında öngörülen vadelerde borcun ödenebilmesinin de mümkün ve gerçekçi görünmediği- Kaydi değerler haricinde, rayiçlerine göre de davacı şirketin borca batık olduğu, İİK. mad. 292 uyarınca borçlunun mal varlığının korunması için de iflasına karar verilmesi gerektiği, konkordato projesi başarıya ulaşamayacak olan borca batık durumdaki davacı şirketin iflası gerektiği-
Davacı gerçek kişilerin, sundukları ön projede, "konkordato ön proje eklerinde alacaklılara ilişkin bir liste bulunmadığı, sadece kendilerinin banka borçlarının tamamına kefil olduklarının belirtildiği, herhangi bir hedef ve faaliyet gösterilmediği, finansal analiz raporunun ise bilirkişi incelemesine göre yetersiz olduğu, ara bilançoya rastlanılmadığı" ve bu anlamda davacıların, İİK mad. 286 uyarınca aranan şartları karşılayan belgelerin dosyaya sunulmadığı; "şirketin konkordato sonucunda başarıya ulaşması halinde kendi projelerinin de başarıya ulaşacağı" şeklinde mahkemeye sundukları konkordato projelerinin, borçlu şirketten bağımsız bir konkordato proje olmadığı, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir projenin de bulunmadığı, sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edildiği anlaşıldığından, talebin reddinin yerinde olduğu-
Davacı gerçek kişiler, daha sonra sundukları ön projede, borçlu ... dışındakilerin konkordato ön proje eklerinde alacaklılara ilişkin bir liste bulunmadığı, sadece kendilerinin banka borçlarının tamamına kefil olduklarının belirtildiği, herhangi bir hedef ve faaliyet gösterilmediği, borçlu ...'ın ise, dosyadan anlaşıldığı kadarı ile ticaret odasına kayıtlı bir tacir olduğu ve borçlu tacir olarak İİK' nın 286.1.d maddesinde belirtilen karşılaştırmalı tablonun bulunmadığı, finansal analiz raporunun ise bilirkişi incelemesine göre yetersiz olduğu, ara bilançoya rastlanılmadığı ve bu anlamda davacıların, İİK 286. maddesinde aranan şartları karşılayan belgeleri dosyaya sunamadıkları, sunulan ön projede de konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği anlaşılmakla ilk derce mahkemesince davanın reddine dair verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğundan, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-