Konkordato talep eden gerçek kişilerin, borçlu şirketlerin kullandığı kredilere olan kefaletleri sebebiyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordatoya başvurduklarını belirttiklerine göre, gerçek kişilerin sadece icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin, konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı- Mevcudu borçlarının tamamını ödeyecek durumda olan bir borçlunun, mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarına ödemesi mümkün değilse, borçlarını tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebileceği-
Davacı şirket konkordato talebiyle bu davayı açmış ise de; şirketin bilanço ilkelerine uygun şekilde defterlerini tutmadığı, borca batık olmadığı halde faizleri ödeme taahhüdünde bulunmayarak bir anlamda tenzilat konkordatosu talep ettiği, karlılık potansiyeli olmadığı, sermaye artışı taahhüdünde bulunduğu halde henüz sermaye artışı yapmadığı gibi sermaye artışını 2019 yılı içinde ödeyeceğini taahhüt ettiği, bu miktarın 500.000 TL. olduğu, şirketin 4 yıllık kar hedefinin ise 2.511.600,00 TL. olmasına rağmen mevcut durumda davacı şirketin 45.254.847,03 TL. borcu tasdik kararından itibaren 3 yıl içinde nasıl ödeyeceği hususunda hiçbir açıklama ve mali verilere uygun bir hedef sunmadığı, bu haliyle kesin süre şartlarını taşımadığı anlaşılmakla, geçici mühlet talebinin kaldırılmasına, kesin mühlet talebinin reddine karar verildiği-
Davacı şirketin borca batık olmadığı, feragat durumunda davaya devam edilmesini gerektirir İİK.nun 292. maddesinde gösterir koşulların olmadığı anlaşılmakla dosyanın feragat nedeniyle reddine dair karar verilmesi gerektiği-
Davacının feragati nedeniyle davanın reddine ve borca batıklık tespiti olmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği-
Konkordato talebinin önceden derdest olduğu anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği-
Davacı taraf, davalının konkordato ilan edeceği veya iflas isteyeceği konusunda söylentilerin olduğunu, davada alacağın güvence altına alınmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde imkansız hale gelebileceğini, halen delillerin toplanması ve bilirkişi raporu alınması aşamasına gelinmediğini, acil olarak geçici koruma tedbirine ihtiyaç bulunduğunu belirterek, tapu kayıtları üzerine müflis Limited Şirketi lehine süresiz olarak geçici kanuni ipotek hakkının tesciline karar verilmesini talep etmiş olup davacı tarafın geçici tescil talebinin niteliği itibariyle geçici hukuki korumalardan ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu ve davada henüz delillerin yeterince toplanmadığı, yaklaşık ispatın temin edilemediği anlaşıldığından ve mahkemece her zaman toplanan delillerin değerlendirilip HMK'nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak geçici şerh talebi hususunda bir karar verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Konkordato başvurusunda yetkili mahkemenin iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu- İİK. mad. 285/4'de düzenlenen yetkinin, kesin yetki niteliğinde olduğu- Yerleşim yeri Avcılar İstanbul olan borçlu gerçek kişilerin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde konkordatonun tasdikini isteyebilecekleri-
İİK. mad. 285/3 uyarınca, konkordato başvurusunda yetkili mahkemenin iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Geçici mühlet kararından sonra davacı şirket, komiserin talimatlarına uymaz ise komiserin yazılı raporu üzerine, mahkemenin geçici mühlet kararını kaldırarak konkordato talebinin reddine ve davacı şirketin iflasına karar vermesi gerektiği-Davacı konkordato talep eden dava dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu stok listeleriyle konkordato komiserine ibraz ettiği stok listeleri arasında büyük bir fark bulunduğu anlaşıldığından, davacı konkordato talep edenin iyi niyetli olmadığı, dürüstlük ilkesine uygun davranmadığı, bilirkişi ücretlerini yatırmadığı, projede belirtilen sermaye artırımına gitmediği böylece konkordato talebinde samimi olmadığının anlaşıldığı ve davacı vekili, davacı şirketin borca batık olduğunun tespiti yapılmadan iflas kararının verilemeyeceğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüşse de, İİK. mad. 292/b ve c uyarınca, mahkemenin doğrudan iflas kararı verebileceği, konkordato talep eden şirketin borca batıklığını araştırma yükümlülüğü bulunmadığı-
Gerçek kişi davacıların icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilebilmesinin mümkün bulunmadığı-