Borçlunun takibe konu senedin keşide tarihi itibari ile şirketin çift imza ile temsil ve ilzam edildiğini ileri sürdüğü fakat çekin keşide tarihi itibariyle şirketin münferit imzayla temsil edildiği, istem sahibi borçlu tarafından da imzaya itiraz edilmediğinden takibin iptali isteminin reddi gerektiği-
Borçlu tarafından vekil tayin edildiği ve bu vekilin kambiyo senetleri düzenlemeye yetkili kılındığı vekaletnamenin veriliş amacının sadece borçlu ile ilgili işler olduğu, kambiyo senetlerinin de ancak borçlu ile alakalı işlerde düzenlenebileceği bu nedenle imzaya itirazın kabul edilmesi gerektiği-
Kambiyo takibine konu edilen bonoda, keşidecinin şirket olduğu, senet üzerindeki iki imzanın da açığa atıldığının görüldüğü, bu durumda, her ne kadar imza, şirket temsilcisine ait çıkmadığı için şirket sorumlu olmasa da açığa atılan imzadan, imzanın kendisine ait olduğu tespit edilen ve şirket yetkilisi olmayan kişinin şahsen sorumlu olduğu-
TTK.nun 322. maddesi gereğince şirket kaşesi ile birlikte atılan imzanın şirketi sorumlu kılabilmesi için imzanın şirketi borç altına sokmaya yetkili kişiler tarafından atılmasının zorunlu olduğu- “Temsile selahiyetli olmadığı halde” temsilci sıfatı ile imza eden kişinin bonodan dolayı şahsen sorumlu olduğu-
İmzaya itirazı kabul edilen borçlu hakkında yapılan takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken takibin iptaline hükmedilmesinin doğru olmadığı, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, borçluya atfen atılı bulunan imzaların basit tersimli imzalar olması nedeniyle borçlunun eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edilemediğinden İİK.nun 170/son maddesi uyarınca alacaklının senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğunun kabul edilemeyeceği-
İmzaya itirazın kabulü halinde takibin duracağı-
Mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olmasının ona üstünlük sağlamayacağından kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takiplerde borçlu tarafından imzaya itiraz edilmesi halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senedi elinde bulunduran ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olacağı- Mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sözkonusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olmasının ona üstünlük sağlamayacağı-
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, borçlu vekilinin, mahkeme adı ve dosya numarasını açıkladığı davanın duruşması nedeniyle oturuma katılamayacağını belirterek mesleki mazeretinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği, bu şekilde dilekçesinde ispata yarar bilgilere yer vermek suretiyle mazeretini haklı nedene dayandırmaya çalıştığından, mahkemece, borçlu vekilinin oturum için bildirdiği mazeretinin yerinde olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilen keşideci borçluya karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmesi gerektiğinden, mahkemece, İİK’nun 170/son maddesi uyarınca; alacaklının takip konusu asıl alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulması gerekeceği-