Mahkemece, imza itirazının çözümünün özel ve teknik bir bilgiyi içermesi ve ispat külfetinin de alacaklıda olması karşısında, imzanın borçluya ait olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanamaması nedeniyle itirazın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
İtiraza konu imzalar üzerinde inceleme yapılmaksızın imza itirazının kabulüne karar verildiğine göre alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İnkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı, mahkemece aynı Kanun'un 68/a maddesine göre yapılan inceleme sonucunda anlaşılmış ise, itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına karar verileceği-
Mahkemece alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle borçlunun itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmedilmesi ve ayrıca takipte birden fazla borçlu olduğu gözetilmeden takibin tümü yönünden hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Kural olarak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu-
Takip konusu çek 450.000,00 TL bedelli olup çekte bulunan tek imzanın şirket yetkililerinden birine ait olduğu, bu durumda, borçlu şirket, her ne kadar yetkililerinin imzalayabilecekleri tutarı belli rakamlar ile sınırlamış ise de, bu hususun şirket arasındaki iç ilişki ile ilgili olup, iyi niyetli 3. kişiler yönünden hukuki sonuç doğurmayacağı-
İmzaya itiraz ve zamanaşımı itirazı için yasal beş günlük sürenin geçirilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece, imzaya itirazın ve zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı bonoda lehtar sıfatını taşıyan takip alacaklısının, bonodaki imzanın tanzim eden borçluya ve avaliste ait olup olmadığını bilebilecek durumda olup, senetteki imzanın borçluların eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının ağır kusurlu olduğu ve İİK.nun 170/4. maddesi gereğince tazminatla sorumlu olduğu-
İİK.nun 170/son maddesinde; borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde, senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği yazılı olduğu halde, mahkemece, bu orandan daha fazla tazminata hükmedilme gerekçesi gösterilmeksizin alacaklının %40 oranında tazminatla sorumlu tutulması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-