Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte yapılan imzaya itirazda, mahkemece; borçlunun mukayese imzalarının bulunduğu mevcut belgeler ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak sunulan mukayese imzaların istiktaptan beklenen amaca ulaşmaya yarar olup olmadığı belirlenmeden, borçlunun tatbika medar imzalarının alınması gerektiğinden bahisle mazeretsiz gelmediği için İİK'nun 68/a-5 maddesi uyarınca imzaya itirazın geçici olarak kaldırılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takibe ilişkin olarak yapılan imzaya itirazda, bilirkişi raporunda, imza incelemesinin yeterli donanıma sahip bir laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığı, imza incelemesinin optik aletlerle yapılıp yapılmadığı konusunda açıklık bulunmadığı gibi itiraza konu imza ile mukayese imzalar arasındaki benzerlik ya da farklılıkların fotoğraflama yada diğer görüntüleme yöntemleri ile rapora yansıtılmadığı, ayrıca raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda kesin bir kanaatin de bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, ehil bilirkişi heyetinden yeniden rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda, imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediği, mahkemece, Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği, zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenlemenin bulunmadığı-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe koyan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğundan, borçluya emsal imza örneklerinin bulunduğu yerleri bildirmesi için süre verilmek suretiyle sonuca gidilemeyeceği, mahkemece başvurunun, imzaya ve borca itiraz olduğu da gözetilerek İİK'nun 169/a ve 170. maddelerine göre inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre hüküm tesisi gerekeceği-
İmzaya itiraz üzerine icra mahkemesince bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm kurulduğundan, borçlunun tazminat ile sorumlu tutulması ve İİK'nun 169-a/5. maddesine göre takibin “durması” yerine “iptaline” karar verilmesi isabetsiz olduğu-
Mahkemece, borçluların, imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK.nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesi tarafından, bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın Cumhuriyet Savcılığının aldığı bilirkişi raporuna dayalı olarak imzaya itirazın kabulüne karar verildiği, buna göre, alacaklının aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
Mahkemece aldırılan ikinci ve hükme esas alınan son raporda, senetlerdeki imzaların borçluya ait olmadığı yönünde bir belirleme olmadığından, bu raporların ilk bilirkişi raporunun aksini ispata yeterli olmadığı ve alacaklının, imzanın borçluya ait olduğu iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılamayacağı, alınan ilk bilirkişi raporu ile alacaklı, bonodaki imzanın borçlunun eli ürünü olduğunu kanıtlamış bulunduğundan, mahkemece imzaya itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilen keşideci borçluya karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceği, İİK’nun 170/son maddesi uyarınca alacaklının tazminatla ve %10'u oranında para cezası ile sorumlu tutulacağı-