Toplanan delillere göre borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak, cirantanın takip alacaklısı olduğu gözetildiğinde, adı geçenin, takip konusu senetlerdeki imzaların keşidecinin eli ürünü olup olmadığını bilebilecek konumda olmadığı anlaşıldığından, bu durumda icra mahkemesince alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına karar verilmesinin; ayrıca mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde  takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesinin  isabetsiz olduğu, açıklanan nedenle kararın bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının takip dosyasına konu olan alacağına ilişkin olarak genel mahkemede açtığı alacak davası kabul edildiği ve bu karar kesinleştiğine göre, alacaklının çeki takibe koymasında kötü niyetli veya ağır kusurlu bulunduğu kabul edilemeyeceği ve alacaklı aleyhine hükmedilen para cezasının kaldırılması gerekeceği-
Davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilemeyeceği- Lehtar şirket yetkilisine ait imza örneklerinin yeterli olmadığı, bilirkişi raporunda mukayeseye esas alınan belgeler arasında, yalnızca imza sirküleri aslının bulunduğu, bunun dışında bir adet şirket karar fotokopisi ve bir adet vekaletname fotokopisinin yer aldığı, mahkemece şirket temsilcisinin huzurda imza örneklerinin de alınmamış olduğu- Şirket yetkilisine ait karşılaştırma yapmaya elverişli belge asıllarının celp edilip, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itirazın, İİK. mad. 170'de  düzenlenmiş olduğu ve bu maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiği-  Bilirkişi tarafından düzenlenen ve kesin kanaat bildiren rapor ile imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda görüş bildirmeyen Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince  düzenlenen  rapor arasında çelişki meydana gelidiğinde bu çelişkinin giderilmesi bakımından konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine yeniden imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Lehine aval verilen bono borçlusunun borcu şekil noksanlığından başka bir nedenle batıl olsa bile, aval verenin taahhüdünün geçerli olacağı- 
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunun ispatı, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğundan; mahkemece, alacaklının ileri sürdüğü imza örneklerinin emsal imza niteliği taşımaları halinde bunların da incelemeye dahil edilmek suretiyle usulünce yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının ardından, imzanın murise ait olduğu tespit edilirse, borçluların tahrifata ilişkin iddialarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi; imzanın murise ait olmadığının tespit edilmesi halinde ise imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği -
İmzaya itirazı reddedilen borçlunun, İİK'nun 170/3. maddesi gereğince senedin tahrifatsız bedeli olan 6.500,00 TL üzerinden %20 oranında tazminata mahkûm edilmesi gerekirken, senedin tahrifatlı bedeli olan 16.500 TL'sına, takip konusu başkaca senet bulunmadığı halde ikinci senetten söz edilmek suretiyle 6.500,00 TL eklenerek bulunan 23.000,00 TL üzerinden %20 oranında tazminata hükmedilmesinin ve yine borçlu zamanaşımı itirazında da bulunduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin de isabetsiz olduğu-
Mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması"na karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK.nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece ''takibin iptaline'' karar verilemeyeceği -
Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gibi, HMK.nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve dava prosedüründe tatbiki mümkün olan ıslah müessesesinin imzaya itiraz hakkında uygulanma olanağının olmadığı-