Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK. mad. 209 uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı- Borçlunun takibe konu senette kendisine atfen atılı bulunan imza ve yazıların sahte olduğuna ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi vermiş olmasının takibi kendiliğinden durdurmayacağı- İmzaya itiraz hakkında uygulanması gereken İİK. mad. 170/1 uyarınca itiraz, satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağından, icra müdürlüğünün borçlunun banka hesabından haczedilerek dosyaya yatırılan parayı alacaklıya ödemesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, alacaklıya yapılan ödemenin iade şartlarını düzenleyen İİK. mad. 361 uyarınca, icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen paranın ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınacağı, icranın iadesine imkan verecek nitelikte kesinleşmiş bir mahkeme ilamı bulunmadığı gibi, borçludan yanlışlıkla fazla para tahsili de söz konusu olmadığına göre ödenen bu paranın muhtıra ile alacaklıdan iadesinin istenemeyeceği-
Bilirkişi raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı, bu durumda bilirkişi raporunda yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanması gerekeceği-
HMK. 207. madde hükmü gereğince senetteki sonradan olan düzenlemelerin keşideci tarafından paraf edileceği ve bu parafa itirazda, mahkemenin imza incelemesi yapıp sonucuna göre düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltmenin yok hükmünde sayılacağı-
Bilirkişi tarafından aynı imza tespiti konusunda çelişik iki bildirim yapılması durumunda,yeniden ve uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan rapor alınması ve çelişkinin giderilmesi ile karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 170/3 maddesi gereğince, borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde ''takibin durması kararı''nın yeterli olacağı, ayrıca ''takibin iptali kararı'' verilemeyeceği-
İmzaya itirazın kabul edilmesi halinde, İİK.nun 170/3. maddesi uyarınca, takibin “iptaline” değil “durdurulmasına” karar verilmesi gerektiği gibi; somut olayda olduğu şekilde, senedi ciro yoluyla iktisap eden alacaklının, senetteki imzanın keşidecinin eli ürünü olup olmadığını bilebilecek konumda olmadığı ve dolayısıyla alacaklının kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun tespit edilemediği durumlarda alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmemesinin gerektiği-
Adı geçenin çeki takibe koymada ne suretle kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanmadan tazminat ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece dosyadan alınan ilk rapor ile Develi Asliye Hukuk Mahkemesince alınan raporun çelişki oluşturduğu kabul edilerek yeni bir rapor alınmışsa da, Asliye Hukuk Mahkemesindeki inceleme takip dayanağı senede ilişkin olmayıp, sadece takip dayanağı senedin bu incelemede mukayese belgeler arasında kullanıldığının anlaşıldığı, dolayısıyla, mahkemece çelişki oluşturduğu kabul edilen bu raporun yargılamaya etkisinin bulunmadığı, ancak mahkemece alınan ilk Adli Tıp Kurumu raporu ile ikinci Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki oluştuğundan, yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bonoda sorumluluk tek imza ile yeterli olduğu halde; atılan ikinci imzanın tanzim tarihinin yanında olduğu da gözetilerek, bu imzanın tanzim tarihinin düzeltilmesine ilişkin atılmış bir imza olarak kabulü gerekeceği-
Başvuru, borca ve imzaya itiraz niteliğinde olup, mahkemece mutlaka duruşma açılması ve itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerekeceği, dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemeyeceği-