İlk Derece Mahkemesince 25.04.2023 tarihli celsede davacı/borçlunun mazeret dilekçesi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde herhangi bir karar oluşturulmaksızın duruşmanın 06/06/2023 günü saat 11:55 bırakılmasına, takip eden 06.06.2023 tarihli celsede de davacı borçlunun gelmediğinden bahisle davanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında ise üç aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi
Mirasçı borçluların "bononun, satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine" ilişkin "borca itirazının", "imza itirazıyla" çelişme halinde olduğundan, borçluların "imzayı inkar etmedikleri" sonucuna varılması gerektiği- "Bononun teminat bonosu olduğu ve takip konusu yapılamayacağı" itirazının, "borca itiraz" niteliğinde olduğu ve bu iddianın kanıtlanamamış olduğu- Borçluların bu konudaki istinaf istemlerinin de Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş olduğu ve çelişme konusu olmaktan çıktığı- "Takibe konu senedin bono niteliğinde olduğu" icra mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de kabul edildiğine göre, İİK m. 170/a'nın somut olayda uygulanamayacağı- "Takibin muvakkaten durdurulduğu", "borçlunun borca itirazının reddedildiği" ve "alacaklının talebi" de bulunduğu gözetildiğinde, İİK. m. 169/a-6 gereğince alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği- "Yasal koşullar oluşmadığından borçlu-mirasçılar aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerektiği" şeklindeki karşı oyun (ve Samsun BAM 4. HD. kararının) isabetli bulunmadığı-
12. HD. 04.12.2024 T. E: 7123, K: 10207
İmzaya ve borca itiraz nedeniyle durdurulması talebi-
HGK’nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-382-415 sayılı kararında da belirtildiği üzere; herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesinin şart olduğu- İmza itirazında, imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu- İmza itirazı yönünden, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak mahkemece yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş olması da dikkate alınarak, mukayese belgeler ve huzurda borçludan alınan imza örneklerinin tamamı üzerinde, üç kişilik bir bilirkişi heyetince yukarıda belirtilen niteliklere uygun şekilde yaptırılacak detaylı inceleme neticesinde alınacak raporun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu göz ardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemesi gerekeceği-
Borçlu tarafından rapora itiraz edilmiş olması da dikkate alınarak, mukayese belgeler ve huzurda borçludan alınan imza örneklerinin tamamı üzerinde, üç kişilik bir bilirkişi heyetince yukarıda belirtilen niteliklere uygun şekilde yaptırılacak detaylı inceleme neticesinde alınacak raporun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- İmza incelemesinin yapılma şekli- "İmzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu göz ardı edilmeden ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya gidilmemesi gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince, "imzaya itirazın reddi ile borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi" isabetli ise de, tazminat ve para cezasının alacaklı hakkında takibe geçilen asıl alacak miktarı olan 426.400 TL üzerinden hesaplanması gerekirken takip dayanağı çek bedeli olan 530.000,00 TL esas alınarak fazla tazminata ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olduğu-
Dosyada bulunan raporda, imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş olduğu; mahkemece, bu rapor hükme esas alınarak "itirazın kabulüne" karar verilmiş ise de, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği- Bu durumda, alacaklı tarafça yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklı da olduğu kuralı da nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
12. HD. 20.11.2024 T. E: 4580, K: 9639