İİK. mad. 142/1 hükmünde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, şikayet eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve kendisine pay ayrılan alacaklıları ifade ettiği; şikayete konu sıra cetvelinde, kendisine pay ayrılmayan şikayet olunanlara husumet yöneltilmesinin isabetsiz olduğu- İİK'nın 206. maddesindeki imtiyazların, (hacze iştirak hali hariç, İİK.m. 100-101) haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvellerinde, sonraki tarihli haciz sahibi alacaklıyı önceki tarihli haciz sahibi alacaklının önüne geçiremeyeceği; şikayetçinin 6183 s. K. mad. 21/1 uyarınca ilk hacze iştirak etme hakkı bulunduğundan, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Alacağın doğumuna veya miktarına karşı değil de sıra cetvelindeki paylaştırmaya itirazların İcra Mahkemesinde çözüleceği- HMK.' nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davalarında Asliye Hukuk Mahkemesi' nin görevli olduğu-
Davacı alacaklı tarafından rehnin paraya çevrilmesi yoluyla müflis aleyhine yürütülen takipte, takibe konu aracın satıldığı ve elde edilen paranın icra dosyasına gönderildiği, diğer araç yönünden ise icra takibinin devam ettiği, satışı yapılan araç yönünden aracın satılması, takibin devam ettiği araç yönünden ise alacaklı banka tarafından rehinli olduğunun bildirilmesi sebebiyle masaya dahil edilmediği gerekçesiyle, alacaklı bankanın alacağının rüçhanlı olarak kaydedilmesi mümkün olmayıp, şikayetin reddine karar verileceği-
Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerden birinin, ilk kesinleşen ihtiyati hacze iştirakinin İİK. mad. 268 ve 100 uyarınca belirleneceği, ihtiyati hacizlerin tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşeceği ve bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alacağı ayrıca İİK'nun 268. maddesi şartlarında, önceki hacizlere iştirak edecekleri- Şikayet olunan tarafın tasarrufun iptali davasında ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ettiği, mahkemece de talebin kabul edilerek taşınmaza "ihtiyati tedbir" şerhi konulmuş olduğu, usulüne uygun bir "ihtiyati haciz" bulunmadığı anlaşıldığından, sıra cetveline yönelik uyuşmazlığın bu hususlar gözetilerek çözümlenmesi gerekeceği-
Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK. mad. 20 uyarınca sürelerden feragat ve borçlunun beyanı üzerine haczin konulmasının, tek başına muvazaayı göstermediği, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu- Davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği- Senetler ve çeklerin temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyeceği, davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davalının alacağının dayanağı olan bonoların en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan takip tarihinin, davacının alacağının dayanağı olan çeklerin her birinin en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarihler olan ihtiyati haciz, takip ve bankaya ibraz tarihinden daha önce olduğu, bu durumda davalı alacağının daha önce doğduğunun kabulü gerektiği, sonraki tarihte doğan davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı-
İİK. mad. 106/son hükmünde, 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce davalı tarafından, taşınmaz üzerine haciz konulup, iki yıl içerisinde satış istendiğinden, sıra cetveline itiraza ilişkin davanın reddi gerektiği-
6352 s. K. mad. 21 ile değişik İİK. mad. 106 uyarınca, alacaklı haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 6 ay, taşınmaz ise hacizden itibaren 1 yıl içinde satılmasını istenebileceği, İİK. mad. geçici 10 uyarınca, başlatılan bir takipte takibin sona ermesine kadarki tüm işlemler değil, yalnız 05/07/2012 ve 05/01/2013'ten önce yapılan işlemlerin 6352 Sayılı Kanundan önceki hükümlere tabi olacağı- Haciz tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde satış istenmemiş olması araç üzerindeki haczin düştüğü-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olup, davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte usulüne uygun ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlanması gerektiği-
İİK'nın 168. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine mahsus takip yolunda ödeme emrine karşı itiraz ve şikayet süresi 5 gün, ödeme süresi on gün olup, bu takip şeklinde ödeme süresi geçmeden kesin haciz konulamayacağından, henüz kesin haciz isteme yetkisine sahip olmayan alacaklının ihtiyati haczinin beş günlük itiraz ve şikayet süresinin geçmesiyle değil, İİK'nın 264. maddesi uyarınca on günlük ödeme süresinin geçmesiyle kesinleşerek, sıra cetveli açısından kesin haciz hüküm ve sonuçlarını doğuracağı-
Haciz tarihi 04.05.2012 olduğundan, 6352 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki İİK'nın satış talebine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ve haciz tarihinden itibaren 2 yıllık satış isteme süresine tabi olacağı, sıra cetveline esas satılan taşınmazın satış tarihi olan 17.02.2014 tarihi itibariyle şikayetçinin satışa konu taşınmaz üzerinde geçerli ve devam eden bir haczi mevcut olduğu-