İİK'nın 168. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine mahsus takip yolunda ödeme emrine karşı itiraz ve şikayet süresi 5 gün, ödeme süresi on gün olup, bu takip şeklinde ödeme süresi geçmeden kesin haciz konulamayacağından, henüz kesin haciz isteme yetkisine sahip olmayan alacaklının ihtiyati haczinin beş günlük itiraz ve şikayet süresinin geçmesiyle değil, İİK'nın 264. maddesi uyarınca on günlük ödeme süresinin geçmesiyle kesinleşerek, sıra cetveli açısından kesin haciz hüküm ve sonuçlarını doğuracağı-
Haciz tarihi 04.05.2012 olduğundan, 6352 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki İİK'nın satış talebine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ve haciz tarihinden itibaren 2 yıllık satış isteme süresine tabi olacağı, sıra cetveline esas satılan taşınmazın satış tarihi olan 17.02.2014 tarihi itibariyle şikayetçinin satışa konu taşınmaz üzerinde geçerli ve devam eden bir haczi mevcut olduğu-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davasında, davacının takip talebinin dayanağı olan bononun en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan ihtiyati haciz ve takip tarihlerinin, davalının takip talebinin dayanağı olan bononun en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan takip tarihinden sonra olduğundan davalı alacağının daha önce doğduğunun kabulü gerekip sonraki tarihte doğan davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin alacaklısı olduğu icra dosyasında henüz tasfiye payı belli olmadan İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 88. maddesi anlamında müzekkere ile ileride doğacak tasfiye payına haciz konulup haciz müzekkeresinin gönderildiği tarihte taşınır hükümlerine göre haczedilecek bir paranın henüz mevcut olmadığı ve olmayan bir para üzerine taşınır mallara ilişkin İİK'nın 88. maddesi çerçevesinde haciz konulamayıp, haczi yasaya uygun bir haciz olmadığından sıra cetvelinde yer alması mümkün olmayan şikayetçinin hukuki yararının bulunmadığı
Takipte 3.kişi konumunda olan şikayetçi rehin alacaklısının icra mahkemesine başvurusunda, "yediemin ücreti alacağının fazla talep etmesi" üzerine, mahkemece "icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılması gerektiğine" karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçinin ipotek tarihinde paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydında herhangi bir şerh bulunmadığından TMK'nın 1023. maddesince tapu siciline güven ilkesinden faydalanması gerektiği- Şikayetçinin ipotek tarihinin tasarrufun iptali davası açan şikayet olunana ait icra takip dosyasındaki alacaktan önce geldiği gerekçesiyle, sıra cetveline ilişkin şikayetin kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine Emniyet Müdürlüğü'nce bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği; bu durumda, mahkemenin “Emniyet Müdürlüğü'nce yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu” kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesinin doğru olmadığı; bu durumda, mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 19.(818 sayılı BK'nın 18 ) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
Aynı memur tarafından, aynı mahalde söz konusu hacizler uygulanırken birinin öne alınmasında fiili zorunluluk bulunduğu- Memurun birini öne almak suretiyle haciz uygulamasının, sonradan yapılan hacze karşı öncelik hakkı vermeyeceği, aksi halin kabulünün keyfi uygulamalara yol açabileceği-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin davada, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetler, faturalar ve çekler ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden kesin delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyeceği-
İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine EÜAŞ tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1.maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olmadığı-