Üst sınırı aşan alacakların, teminattan faydalanamayacakları ve adi alacak olarak kalacakları, üst sınır ipotek limitine kadar olan alacak ve fer'ileri toplamı için ise ayrı bir takibe ve hacze gerek bulunmadığı- Şikayetçi tarafın üst sınır ipoteği limiti kapsamında kendisine pay ayrılmadığına dair istemi, icra müdürünün paylaştırma yapılırken alacağın hesaplanmasına ilişkin takip hukuku kurallarını yanlış uygulamasına yönelik olup; şikayet olunan alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından, bu itirazın alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmadığı- İpoteğin bir üst limit ipoteği olup olmadığını belirlemek icra mahkemesinin görevine girdiğinden, yani, şikayetçinin, kendisine ipotek limitinden daha az pay ayrıldığı iddiasına dayalı bu itirazı üzerine, mahkemece ipoteğin kapsamının incelenmesi gerekeceğinden bu itirazın, alacağın doğumuna ve miktarına değil, sıraya yönelik olup, icra mahkemesinin görevli olduğu-
İİK. mad. 88 uyarınca konulan hacizlerin ancak mevcut alacaklar için hüküm ifade edeceği, borçlunun henüz doğmamış alacağına ise İİK. mad. 89'de yer alan usule göre haciz konulabileceği- Sıra cetvelinde yer alan şikayete konu hacizlerin iptal edilip edilmediği ve kararların kesinleşip kesinleşmediği tespit edilmeden hükme varılmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece, taraf teşkilinden önce göreve ilişkin dava şartı üzerinde durulması ve HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca, İcra Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin kendisini görevli gördüğü anlamına gelen yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Davacı tarafça, davalı alacaklıların ismi, adresi ve avukatlarının isminin bulunduğu sıra cetvelinin düzenlendiği, icra dosyasının numarası belirtilerek davanın açıldığı, mahkemece, sıra cetveline konu icra dosyasının getirilmesi halinde, davalılar ile ilgili HMK'nın 119/1-b maddesinde aranan ad, soyad ve adres bilgilerine ulaşılabilmesinin mümkün olduğu- Dava, alacak davası niteliğinde de olmayıp, mahkemenin kabulüne göre İİK'nın 142/1. maddesindeki sıra cetveline itiraza ilişkin olduğuna göre, davacı vekilince alacak miktarının gösterilmesine de gerek bulunmadığından mahkemenin, davacı vekilinin alacak miktarını açıklamadığı yönündeki gerekçesinde de isabet bulunmadığı-
Sıra cetveline şikayetin-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemini inceleme görevinin İİK'nun 142/I uyarınca Asliye Hukuk mahkemesine ait olduğu; itirazın sadece sıraya ilişkin olması halinde İcra mahkemesinin görevli olduğu-
01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkemenin HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Borçlunun üçüncü kişideki mevcut para, hak ve alacaklarının haczinin İİK. mad. 88 uyarınca yazılacak haciz müzekkeresi ile mümkünken, üçüncü kişideki "müstakbel" hak ve alacağın haczinin İİK. mad. 89'da belirtilen usul ile mümkün olduğu- Borçlunun emekli ikramiyesinin haczi için, icra dosyalarından gönderilen yazılar İİK. mad. 88 uyarınca yazılmış haciz müzekkereleri olup, o tarihlerde borçlunun SGK nezdinde tahakkuk etmiş alacağının bulunmadığı anlaşıldığından, geçerli hacizleri bulunmayan davacıların sıra cetveline itiraz davası açmakta hukuki yararlarından söz edilemeyeceği ve her iki davanın da usulden reddine karar verilmesi gerekeceği (HMK. mad. 114/1-h, 115/2)-
Tasarrufun iptali davasını kazanan alacaklıya iptal edilen tasarruf oranında, taşınmazı devralan kişinin verdiği ipotekli alacaklı olanlar ile sonradan haciz uygulayan alacaklılardan önce ödeme yapılması gerektiği- Lehine müdahale edilen taraf hükmü temyiz ederse onunla birlikte hareket etme yetkisine sahip olan müdahil de hükmü lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edebileceği, aksi halde tek başına hükmü temyiz edemeyeceği, ancak, HMK. mad. 69/1'e aykırı olarak olarak müdahil hakkında da hüküm verilmişse, fer'î müdahilin de hükmü sadece kendisi bakımından (hükmün kendisine ilişkin bölümünü) temyiz edebileceği-
İİK. mad. 281 uyarınca, taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz konabileceği, bu ihtiyati haczin mahkemenin karar tarihinde kesin hacze dönüşeceği ve sıra cetvelinde dikkate alınacağı, ancak ihtiyati haczin bu şekilde kesin hacze dönüşebilmesi ve sıra cetvelinde dikkate alınabilmesi için taşınmazın tapu kaydına konulan şerhin "ihtiyati tedbir" değil, "ihtiyati haciz" olması gerektiği- İcra müdürlüğünün sıra cetvelini düzenlerken satışı yapılan parselin tapu kaydına konulan ihtiyati tedbiri ihtiyati haciz olarak kabul ettiği ve bu şekilde davalının alacağını 1. sıraya aldığı, mahkemece taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla şerh edilen ihtiyati tedbirin konulduğu tarih itibariyle yürürlükte olan HUMK. mad. 101 uyarınca ihtiyati tedbir olduğu, İİK mad. 281'e göre konulan ihtiyati haciz olmadığı, bu sebeple icra müdürlüğünün sıra cetvelini düzenlerken taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyati tedbirin "ihtiyati haciz" olarak kabul ederek, şikayet olunanın alacağını bu ihtiyati tedbire göre birinci sıraya almasının hatalı olduğu- İcra dosyasında, alacaklı şikayet olunan vekilinin tasarrufun iptali davası sonuçlandıktan sonra davaya konu taşınmazlara karar gereğince şerh ettirdiği haczin dikkate alınması gerektiği-
Bir sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde şikayette bulunulmuş olsa dahi, tüm şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılmasının, birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesinin, bir dosyada verilen kararın diğer dosyanın sonucunu etkileme olasılığından ve sıra cetveline ilişkin özel usul hükümlerinden kaynaklanan bir zorunluluk olduğu, aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olabileceğinden, uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesine yol açabileceği-
