Muvazaa nedenine dayanan sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı-alacaklıda olduğu, davalı-alacaklının alacağının varlığını «takipten önce düzenlenmiş, usulüne uygun ve birbirini doğrulayan belgelerle» kanıtlaması gerekeceği—
«Bono», her zaman düzenlenmesi mümkün bir senet olduğundan -satış sözleşmesi, ticari defter kayıtları gibi- başka delillerle doğrulanmadıkça, alacağın varlığına ilişkin «yeterli delil» sayılamayacağı—
«Alacağının muvazaaya dayandığı» iddiası ile aleyhine sıra cetveline itiraz davası açılmış olan davalı-alacaklının davacı alacaklıya karşı açtığı davanın «hukuki yarar yokluğu» nedeniyle reddedilmesi gerekeceği—
Şikayetçinin icra mahkemesine başvurarak hem ihalenin feshini istemiş ve hem de sıra cetveline itirazda bulunmuş olması halinde, mahkemece öncelikle tefrik kararı verilerek bu taleplerin ayrı ayrı incelenmesi gerekeceği-
İhtiyati hacizlerde alacaklının ihtiyaten haczedilen malın satışını ihtiyati haczin kesinleşmesinden itibaren -taşınırlarda bir yıl, taşınmazlarda iki yıl içinde- istemesi gerekeceği—
Üçüncü kişiler tarafından -İİK’na göre- kesin olarak haczedilen malların üzerine, paraya çevrilmeden (satılmadan) önce kamu alacağından dolayı -6183 sayılı Kanun hükümlerine göre- haciz konulması halinde, kamu alacağının da önceki hacze -İİK. 100’deki koşullar aranmadan- katılacağı ve satış bedelinin üçüncü kişi ile kamu idaresi arasında garameten (alacaklı oranında) paylaştırılacağı (6183 s. K. mad. 21/I)—
Varlığı, miktarı ve taksim veya sırasının saptanması bir mahkeme kararına bağlı bulunan alacakların sıra cetvelinde «ihtilaflı alacak» olarak gösterileceği—
«Sıra cetvelinin düzenlenmesinde takip hukuku kurallarının icra müdürlüğünce hatalı olarak uygulandığı»na yönelik şikayetlerin «sıraya ilişkin itiraz» niteliğini taşıması nedeniyle uyuşmazlığın icra mahkemesinde çözümleneceği—