Borçlunun taşınmazın üzerine ilk haczi koymuş olan alacaklının bu haczinden sonra aynı taşınmazın hem nafaka alacaklısı ve hem de vergi dairesince haczedilmesi halinde, önce nafaka alacaklısına alacağının tamamının ödenmesi ve artan paranın da diğer iki alacaklı (ilk haczi koyan alacaklı ile / vergi dairesi) arasında «garameten» paylaştırılması gerekeceği—
«Sıra cetveline itiraz» davalarında (şikayetlerinde) yetkili mahkemenin (icra mahkemesinin), sıra cetvelini düzenleyen icra dairesinin bağlı olduğu mahkeme/icra mahkemesi olduğu—
Bedeli paylaşıma konu taşınmazı, diğer alacaklı lehine ipotek kurulduktan sonra haczettirmiş olan vergi dairesine, sıra cetvelinde ipotekli alacaklıdan sonra yer verilmesi gerekeceği—
Nafaka ilamına dayanan alacaklının önceden takip yapmadan her zaman aynı derecede ilk hacze iştirak edebileceği, iştirak halinde kural olarak satış bedelinin garameten paylaştırılacağı, ancak hacze takipsiz iştirak eden alacaklının alacağının imtiyazlı alacak konumunda bulunması halinde o zaman satış bedelinden öncelikle pay alacağı (ve nafaka alacaklısına tam ödeme yapılması gerekeceği)—
7 günlük sıra cetveline şikayet süresinin, sıra cetvelinin ilgili (vergi alacağının tahsili için vergi borçlusu aleyhine takibe geçen ve haciz işlemlerini yapmış olan) vergi dairesine tebliğinden itibaren başlayacağı—
«Sıra cetveline itiraz davası»nın kabul edilmesi halinde, mahkemece «sıra cetvelinin iptaline» değil, «davalı alacaklının alacağının sıra cetvelinden çıkarılmasına, bu alacaklıya ayrılan payın öncelikle davacıya ödenip artanının davalıya bırakılmasına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği—
Borçlunun faiz oranına itiraz etmemesinin, diğer alacaklılar bakımından da faiz oranının kesinleşmiş olması sonucunu doğurmayacağı, oranın mahkemece «sıra cetveline itiraz davası» içinde belirlenebileceği—
Sıra cetvelinin iptaline yönelik şikayetlerde icra mahkemesince «paylaşıma konu tutarın ne kadarının davacıya ne kadarının davalıya isabet edeceğin»nin belirlenerek «sıra cetvelinin iptaline» karar verilmesi gerekeceği—
Tüzel kişilerin (anonim, limited vb. gibi) temsil organını oluşturan kişilerin, tüzel kişiden alınamayan vergi borçlarından -kendilerinin kasdı ya da ihmali bulunmasa da- kişisel olarak sorumlu oldukları, bunun için vergi alacağının temsil edilen şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen alınamamış olması ve temsilciler aleyhine takip yapılarak, ödeme emri gönderilmesi ve onlar hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekeceği (213 s. VUK. mad. 10; 6183 s. K. mükerrer mad. 35)—(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)