İhtiyaten haczedilen bir mal, kesin hacze dönüşmeden evvel bir diğer alacaklı tarafından haczedilirse, ihtiyati haciz sahibi alacaklının bu kesin hacze kendiliğinden iştirak ettiği, somut olayda kesin haciz bir kamu alacağından dolayı konulduğundan, anılan dönemde kamu alacaklarından dolayı konulan hacizlere iştirakin mümkün olmadığı, bu bakımdan, somut olayda davacı yanın iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğu-
İİK’nun 142. maddesinde öngörülen itiraz süresinin başlangıcının tesbitinde, davacı yanca beyan edilen tebellüğ tarihinin esas alınmasında hukuka aykırı bir yönün bulunmadığı-
6183 sayılı AATUHK’un 21. maddesinin birinci fıkrasına göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen bir mal kamu alacağı için de haczedilirse, satış bedelinin garameten taksim olunacağı, o halde, davacı alacağının davalı ile garameten taksimini teminen sıra cetvelinin iptaline karar verilmek gerekeceği-
Kendisine pay isabet etmeyen alacaklı hakkında, alacağın muvazaaya dayandığı yönünde itirazda bulunulmasında hukuki yararın bulunmadığı-
Kamu bankalarının alacaklının tahsilinde Fon ve Hazine alacaklarına ilişkin takip ve tahsil hükümlerinin uygulanmasının, yani 6183 sayılı AATUHK hükümlerinin takibinin, diğer bankaların ve üçüncü kişilerin aleyhine sonuç doğurmaması koşuluna bağlı olduğu-
İcra ve İflas Kanunu'nun 142/a maddesindeki istisna bir kenara bırakılırsa, sıra cetveli kesinleşmeden pay sahiplerine ödeme yapılmayacağı, i İcra dosyasında alacaklıya fazla ödeme yapılması halinde ise anılan yasanın 361 'inci maddesi uyarınca fazla ödemenin icra müdürlüğünce geri alınacağı-
30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4949 sayılı Yasa ile İcra ve İflâs Kanununun 206 ncı maddesinde yapılan değişiklikle kamu alacaklarına imtiyazın kaldırıldığı-
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 13. maddesi ve 5020 sayılı Kanun ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen 5. maddenin, kamu bankalarının alacaklarının tahsilinde Fon ve Hazine alacaklarına ilişkin takip ve tahsil hükümlerinin uygulanmasının, yani 6183 sayılı AATUHK hükümlerinin takibini diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine sonuç doğurmaması koşuluna bağladığı-
30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4949 sayılı Kanun’un, İİK’un 206. maddesinde değişiklik yaptığı ve kamu alacakları ya da bu nitelikte sayılanlar için ayrı bir sıra öngörmediği-
Mahkemece, davacının takip tarihinin önce olduğu, borçlular hakkında yedieminliği suistimal suçundan dava açıldığı, köy yerinde yazılı belge ibrazının zor olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-