Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca Yargıtay'ca da bu yolda karar verilebileceği-
Bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydında davalının haciz tarihi olarak yazılı olan tarih, gerçekte haciz yazısının icra müdürlüğünden çıktığı tarih ise, haczin tapuya şerh edildiği tarihin esas alınmasının gerekeceği ve haczin hukuki sonuçlarının bu tarihte doğacağı-
Sıra cetveline itiraz davasında haciz tarihleri ve Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 21/1. maddesi gözönünde bulundurularak, satış bedelinin Vergi Dairesi ile davalı arasında garameten paylaştırılmasının gerekeceği-
Bedeli paylaşıma konu taşınmaz hakkında açılan izale-i şuyu davasının İİK. 106. maddesinde belirtilen süreyi (satış isteme süresini) durdurduğu, her ne kadar ilk satış düşmüş ise de, ikinci kez satışın istendiği tarihte davalının haczinin henüz ayakta bulunduğu durumda sıra cetvelinin geçerli olacağı-
Şikayetçinin hem şikayet edilenlerin alacağının esas ve miktarına hem de sıra cetvelindeki sıraya itiraz etmesi halinde,görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğu-
6183 sayılı AATUHK’un 21. maddesinin birinci fıkrasına göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen bir mal kamu alacağı için de haczedilirse, satış bedelinin garameten taksim olunacağı, o halde, davacı alacağının davalı ile garameten taksimini teminen sıra cetvelinin iptaline karar verilmek gerekeceği-
Temyize konu karar gerçekte bir direnme kararı değil; bozmadan esinlenilmek ve bozmada işaret edilen yönde yeni ve ayrı bir inceleme yapılmak suretiyle oluşturulmuş, farklı bir gerekçeye dayalı, yeni bir hüküm olduğu, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait bulunduğu-
Davacı yanın davalı Hazine’nin alacağının sıra cetvelinde gösterildiği kadar olmadığını ayrıca sıranın da icra müdürlüğünce yanlış düzenlendiğini ileri sürdüğü, bu durumda kesinleşmiş kamu alacağı miktarının belirlenmesi yeterli olup, mahkemece alınan bilirkişi raporu ile bu hesaplama yapılmış olmakla, Vergi Mahkemesi’nin görevli olduğundan söz edilemeyeceği gibi, itirazın sadece sıraya yönelik olmayıp esası da kapsaması karşısında mahkemenin işin esasını incelemesi gerekirken davanın icra mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle gönderme kararı vermesinin de yerinde olmadığı-
Sıra cetveline itiraz davalarının dava sonucunda hukuki durumu etkilenecek diğer alacaklılar aleyhine açılacağı ve bu davanın yargılaması sırasında, İİK.’nun 18/3. Maddesinde hakime tanınan takdir hakkının duruşma açılmak yönünde kullanılmasının uygun olacağı-