İpotek bedelinin ödenmesinden sonra arta kalan satış tutarının şikayetçinin alacaklı olduğu dosyaya ödenmesi gerektiğinden bahisle sıra cetvelinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Alacaklılara pay ayrılırken bedeli paylaşıma konu malın satıldığı tarihteki ana para, fer’iler ve takip masrafından oluşan toplam alacak miktarının hesaplanmasının gerekeceği, bu durumda mahkemece satış tarihi itibariyle alacaklıların alacak miktarının saptanması için bilirkişiden rapor alındıktan sonra karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlunun 3.kişideki alacağına haciz konulabileceği gibi bu alacağın temliki de mümkün olacağından temlik alacaklısı takibe geçmemiş olsa bile koşullarının mevcut olması halinde sıra cetvelinde pay ayrılmasının mümkün olacağı-sunulan temliknamenin üçüncü kişiye ihtarname ile bildirildiği tarihin geçerli olacağından bahisle bu temliknamenin ihtar tarihinden önce konulan hacizlerin önüne geçemeyeceği-
Temlik alacaklısı takibe geçmemiş olsa bile koşulların mevcut olması halinde sıra setvelinde kendisine pay ayrılmasının mümkün olduğu-
İhtiyati haciz tarihinin netleştirilmesinden sonra, takibin yasal süresinde yapılıp yapılmadığına bakılmalı; ihtiyati haczin ödeme müddeti olan on günlük sürenin dolması ile kesin hacze dönüşeceği ilkesinden hareketle (İİK.m.264) tarafların haciz tarihlerinin öncelik ve sonralık durumuna göre bir karar verilmek gerekeceği-
Şikâyetçinin takibinin dayandığı belgenin (kambiyo senedinin) İcra ve İflas Kanunu'nun 100 üncü maddesindeki şartları taşımadığı göz önüne alındığında, İİK. mad 268'inci maddesindeki iştirak imkânından yararlanamayacağı-
Satış tarihi itibariyle derdest bir haczi bulunmayan alacaklının hukuki yararı bulunmadığından sıra cetveline itiraz edemeyeceği-
Muvazaa sebebine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında borçlandırıcı işlemin tarihinin önem taşıyacağı,mahkemece davalı alacağının davacı alacağından daha önce doğduğu ve sonraki alacak bakımından muvazaa yaratılamayacağı düşünülmeden hüküm tesisinin isabetsiz olacağı-
Sıra cetveli tebliğ edilenin, davacı avukatlarının büro çalışanı olduğu, mahkemece, en azından tebligatı alan kişinin davacı avukatın bürosunda çalışanı olup olmadığı hususunun etraflıca araştırılıp, varılacak uygun sonuca göre davanın süresinde açılıp açılmadığı konusunda bir karar verilmesinin gerekeceği-
Avukatın kendi çalışması sonucunda müvekkilinin muhafaza ettiği ve kazandığı mallar ile diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para veya mal üzerinde diğer alacaklılara nazaran rüçhan hakkı olduğu-