Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamına göre, şikayetçiye verilen geçici aciz vesikasının hacze iştirak yetkisi vermediği bu nedenle sıra cetvelinde parayı paylaşma imkanı bulunmadığı gerekçesiyle bu şikayetçinin şikayetinin reddine karar verildiği, kararın hukuka uygun olduğu-
Aynı taşınmazların satış bedelinin dağıtılmasına ilişkin önceki sıra cetvelinin iptaline dair kararın şikayetçi bakımından kesin hüküm teşkil etmesine göre şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği-
Bir mal üzerine konulmuş hacizlerin, kural olarak surrogat denilen (sigorta tazminatı, kamulaştırma bedeli gibi) malın yerine geçen değerler üzerinde de devam edeceği, hakları haleldar olan alacaklıların, diğer alacaklıların sırasına ve/veya alacaklarının esas ve miktarına itiraz edebilecekleri; mahkemece, öncelikle davacının yangından önce (doğrudan menkuller üzerine) koydurduğu haciz konusu mallar için biçilen değerin toplam sigorta tazminatı içindeki kısmı belirlenmesi ve bu tutarın doğrudan davacıya verilmesi sağlanması, gerekirse haczedilen ancak sigorta eksper raporunda bulunmayan mallar hakkında raporu düzenleyen uzmandan bilgi alınması, bu kısım mallar hakkında bir açıklığın oluşmaması halinde, tarafların üçüncü kişi konumundaki sigorta şirketine gönderdikleri haciz ihbarnameleri çerçevesinde inceleme yapılması gerekeceği, bütün bu değerlendirmelerden sonra, davacı alacağının tamamına kavuşamıyor ve davalıya hâlâ para kalıyorsa davalı alacağının varlığına ve miktarına ilişkin inceleme yapılması, ispat yükünün kendisine düştüğü davalıya bildirilerek (HMK. mad. 31; HUMK. mad 75), davalıya alacağının varlığını ve miktarını ispatlayan belgeleri sunması için mehil verilmesi, varlığı anlaşılan tahsilatlar da göz önünde tutularak bir karar oluşturulması gerekeceği-
Şikayetçi bankanın alacağının ihtilaflı ve şarta bağlı olarak kabul edilip 4. sıraya kaydedilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı, taraflar arasındaki rehin sözleşmesinin masaya girmiş olan alacaklar yönünden dikkate alınmaması gerektiği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Şikayetin, 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35. maddesindeki usul işletilmeden yapılan haczin geçersizliğinin tespiti ve sıra cetvelinin iptali istemlerine ilişkin olduğu, şikayet olunan tarafından Yenimahalle Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gönderilen 01.07.2010 tarihli kamu alacağından doğan haciz bildirisinde 4.371,71 TL alacak belirtilmesine rağmen sonradan kim tarafından ilave edildiği belli olmayan şekilde el yazısıyla imzasız olarak 751.509,63 TL vergi borcu olduğu yönündeki eklemenin geçerliliği ve uyuşmazlık konusuna etkisi tartışılmadan ve bilirkişi raporu alınmasından sonra savunulan 10.12.2009 tarihinde 86208 sayılı kararla şirketin mal varlığının araştırıldığına dair belgeler getirtilip ek bilirkişi raporu alınmadan eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin doğru görülmediği-
İhtiyati haciz kararı 02.11.2010 tarihinde infaz edilen ve takibi de 08.11.2010 tarihinde kesinleşenin icra müdürlüğünün garameten paylaştırılmasına ilişkin kararına itiraz etmemelerinin şikayetçi bakımından kazanılmış hak sayıldığı, sıra cetveli düzenlenirken dosya hesabında satış tarihine kadar olan miktar nazara alınacakken, sıra cetveline esas alınan dosyalarda bu tarih itibari ile miktarı tespit edilmeksizin sıra cetveli yapılmasının doğru bulunmadığı- Kambiyo senedinin, İİK. 100' de sayılan belgelerden olmadığı-
Sıra cetveli düzenlenirken haciz tarihinin belirlenmesinde belirleyici olanın, haciz yapıldığının bildirilme veya bu yazıya verilen cevap tarihi değil sicile fiilen kayıt tarihi olduğu, sicile fiili kayıt tarihinin bilgisayar kayıtlarıyla İl Emniyet Müdürlüğü’nden sorulmadan eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Vekilin sıra cetvelini kabul ettiğini bildirmesi karşısında şikayet hakkından feragat etmiş sayılan şikayetçinin işbu davayı açamayacağı gibi haciz tarihlerine göre sıra cetvelinin düzenlenmesinde bir usulsüzlük olmadığı-
Hükmüne uyulan bozma kararında şikayet olunan TMSF alacağı için konulan haczin düşüp düşmediğinin incelenmesi gerektiği belirtilmişse de mahkemece bu yönde inceleme yapılmamış olmasının doğru olmadığı-
Alacağın esas ve miktarına ilişkin itirazlarda, genel mahkemelerin görevli olduğu-