İ.lı işlem hukuksal nedenine ilişkin iddianın yazılı delille kanıtlanması gerektiği- Davacı, açıkça yemin deliline de dayanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Aynı mahiyette ve seri niteliğinde bir çok dava sözkonusu olması sebebiyle, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı hususunun mahkeme tarafından yeterli derecede ve her bir davacı açısından ayrı ayrı araştırılıp değerlendirilmesi gerektiği- Her ihalenin sözleşmesi kendi dönemi ve şartlarında değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğinden, önceki ihale sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olmasının, sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermeyeceği- İşin ihale ile alt işverene devrinden sonra bu işte çalışan işçilerin alt işveren işçileri olarak çalışmaya devam etmeleri yada bazı işçilerin davalı ile sulh olmaları tek başına sonraki dönemlerin muvazaalı olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği- Davacı hakkında kesinleşen tespit davasının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan hizmet alım sözleşmesinin sona erme tarihine kadar olan süre için fark alacakların hesaplanmasının kesinleşen yargı kararı nedeniyle yerinde olacağı, ancak, söz konusu hizmet alım sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa açısından araştırılması gerektiği-
Davalının 3. kişileri aldatarak alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla, kendi adına açtığı hesaptaki parayı gizlemek amacıyla, hesabı eşi davalı adına açtığı, davalıların kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak konusunda anlaştıkları hususunun kanıtlanamadığından nam-ı müstear sebebi ile tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği-
Muvazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, davacının Aile mahkemesinin görev alanına giren, katkı payı istemi veya mal rejiminin tasfiyesini amaçlayan bir talebinin bulunmadığı sadece davalı eşin muvazaalı olarak taşınmazları sattığı iddiası ile tapunun iptali ile davalı H. adına tescili talebi olduğu anlaşıldığından Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Asıl alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde, biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığı, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıkları, alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığı, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı; alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı; alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı; istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı; alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı; yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı; yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Mahkemece, davacının davalı kurumunda tam olarak ne iş yaptığı açıklığa kavuşturulmadığı, davalılar arasında bulunduğu anlaşılan asıl-alt işverenlik sözleşmelerinin getirtilmediği ve muvazaa iddiasının gerekçede irdelenmediği, davacının hangi davalı işyerinde işe iadesine karar verildiği ve yasal sonuçlardan hangi davalının sorumlu olduğu hükümde belirtilmediği görüldüğünden, öncelikle ilgili asıl-alt işverenlik sözleşmeleri dosyaya getirilerek, davacının işe ilk girişinden itibaren hangi hizmet alım sözleşmesi bünyesinde hangi dava dışı şirket nezdinde hangi görevlerde çalıştığının tespit edilmesi ve yine gerekirse uzman bilirkişi kurulundan rapor almak suretiyle davalılar arasında muvazaa bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa, asıl işveren işyerine iadeye, muvazaa bulunmayıp sadece asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılırsa, alt işveren davalı şirket nezdindeki işine iadeye, yani, davacının hangi işveren nezdinde işe iadesine karar verilecek ise, bu husus hüküm fıkrasında açıkça belirtilecek şekilde ve her halükarda davalıların yasal sonuçlardan birlikte sorumlu oldukları gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında,  davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- Borcun kaynağının iptali istenen tasarruftan önce olduğu ve dava dilekçesinde TBK.19'a dayanıldığı görüldüğünden, davanın 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından reddinin hatalı olduğu-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmayacağı- Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği, manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemeyeceği- İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacağı, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı- Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebileceği- Hakimin istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabileceği- Yoksulluk nafakasının yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlayacağı- Yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafakanın kaldırılmasına karar verilebileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebileceği, diğer bir anlatımla iradın arttırılması veya azaltılması için tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesinin arandığı, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu-
Hizmet alım sözleşmelerine göre, hizmet alım sözleşmelerinin konusunun hizmet alımı olmayıp, "işçi temini" mahiyetinde olduğundan, davacının baştan itibaren davalı belediyenin işçisi olduğunun kabulü gerektiği-
5584 sayılı Posta Kanunu'nda özel hüküm olduğundan, yasanın 2. ve 10. maddelerindaki hükümler nedeniyle, davacının yaptığı işin, alt işverene verilebilecek bir iş olup değerlendirme yapılırken bu hususun da gözetilmesi gerektiği Mahkemece, yapılan alt işverenlik sözleşmelerinin, iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı, işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığı, alt işverenin işverenden sözleşme ile üstlendiği mal veya hizmet üretimi için belirli bir organizasyona, uzmanlığa ve hukuksal bağımsızlığa sahip olup olmadığı, alt işveren uygulamasının işçilik teminine yönelik olup olmadığının araştırılması, davalı idare ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi mi, yoksa muvazaalı bir ilişki mi bulunduğunun açıkça tespiti gerektiği- Davalı taraf, davaya cevapta "davacının kendi işçileri olmadığını" savunarak, "şahsi dosyası ve ilgili belgelerin alt işverenden temin edilmesini ve davanın alt işverene ihbarını" istemiş olduğundan, mahkemece davalının bu talepleri ile ilgili işlem yapılmamasının da hatalı olduğu-
Davacı tarafından dosyaya yazılı bir delil sunulmamış ise de, ceza davasından önce hazırlık soruşturması sırasında dahili davalının alınan imzalı beyanında; inançlı işlemin varlığını kabul ederek ikrarda bulunduğu, ayrıca tapu kayıt maliki diğer davalının da bu dahili davalı ve davacının boşandığı eşinin kardeşi olması nedeniyle durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda olduğu anlaşıldığından, ilgili bankadan dahili davalı tarafından temin edilen kredi borcunun TBK. mad. 97 hükmü gözetilmek suretiyle kim veya kimler tarafından ödendiği hususları üzerinde durulması, buna ilişkin kayıtların getirtilmesi, davacının dahili davalıya olan borç miktarının kayda dayalı saptanarak mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, yatırdığı takdirde tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-