Tasarrufun iptali davası açılabilmesi icin borç ödemeden aciz belgesinin ibraz edilmesi gerektiği ve aciz belgesinin özel bir dava şartı olduğu- Mahkemece tarafından verilen kesin süre usulüne uygun olmadığından aciz belgesinin sunulması için verilen kesin sürenin hukuken sonuç doğurmayacağı-
İİK.'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali ve BK. mad. 19 uyarınca işlemin iptali taleplerine ilişkin açılan davada, İİK'nun 277.maddesine göre davanın görülebilmesi için gerekli olan kesinleşmiş ve varlığını devam ettiren bir takip olmadığından davanın reddi kararı yerinde olup, aynı davada terditli olarak talep edilen BK'nun 19.maddesi gereğince davanın reddi yerinde olmayıp işin esasına girilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun görev yaptığı kurumca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Mahkemece sadece muvazaanın tespit ile işlemin iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, kurum tarafından yapılan sıralamanın sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, hastane kayıtları ve alt işverenlerle yapılan sözleşmeler üzerinde inceleme yapılarak davacının bu sözleşmeler çerçevesinde çalıştırılıp çalıştırılmadığı, sözleşmede belirtilen işlerin haricinde iş yapıp yapmadığı, gerekirse keşif incelemesi yapılarak araştırılmadan, davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı dosyaya özgü şekilde tartışılıp gerekçelendirilmeden, kendi içinde çelişkili gerekçe ile davacının ilave tediye alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
İlave tediye alacağının ödetilmesine- Davacının çalıştığı hastaneye ilişkin İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün muvazaaya yönelik tespitinin olmadığı, davacının hastabakıcı olarak çalıştırıldığına ilişkin herhangi bir yazılı delil dosyada mevcut olmayıp, tanıklar da davacının temizliğin yanında "eczaneden ilaç alıp getirme, hasta transferi, evrak getirip götürme" gibi işler yaptığını beyan etmiş olduğundan, davacının ağırlıklı olarak hastanenin asıl işlerinde çalıştırıldığı sonucuna ulaşılamadığı- Mahkemece taraf tanıkları tekrar dinlenerek davacının yaptığı işe ilişkin tüm hastane kayıtları getirtilmek suretiyle davacının hastanenin asıl işlerinde çalıştırılıp çalıştırılmadığını araştırılması gerektiği- Eksik araştırma ve inceleme ile davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğundan bahisle ilave tediye ücretinin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
İnançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatının şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu- Davalının kabul beyanından, davacı ile arasındaki inançlı işlem gereği davacı tarafından taşınmazın davalıya temlik edildiği anlaşılmışsa da, bu davalı tarafından (sonradan birleştirilen davanın davalısına) diğer davalıya yapılan devrin, davacı ile davalı arasındaki ilk hukuki ilişkiden (inançlı işlemden) bağımsız ikinci bir hukuki ilişkiye (inançlı işleme) dayandığı ve bu ikinci hukuki ilişkinin ilkinden ayrı şekilde değerlendirilmesi gerekeceği ve bu konuda yazılı bir delil sunulmadığı gözetilerek diğer davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin isabeti olduğu-
Tasarruf işleminin iptaline; bu olmazsa (TBK. mad. 19) muvazaa gereği tasarrufun iptali davasının kıyasen uygulanarak haciz ve satış yetkisi verilmesine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin davaya konu taşınmaz, davalı borçlu tarafından, takip konusu borcun doğumundan ve aleyhine açılan tazminat davasından sonra borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek olan kardeşinin eşi olan davalı üçüncü kişiye satılmış olduğundan, dava konusu satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle davanın kabulü ile İİK. mad. 283 kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan dava konusu satış işleminin davacının takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline davacıya alacak ve ferileriyle sınırlı olarak taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, İl Müftülüğü’nce düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlıysa da, hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulayıp neticeye vardırmakla yükümlü olduğundan, mahkemece, davanın (TBK. mad. 19) muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
Muvazaa (TBK. mad. 19) hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada,davalılar arasındaki ilişkinin tespiti açısından davacı tarafın delil listesindeki tanıklarının çağrılarak davalılar arasındaki ilişkinin ne olduğunun sorulmadan muvazaa olgusuna ilişkin davalı üçüncü kişinin kötü niyetli olup olmadığı araştırılmadan eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Mahkemece taktir hakkı kullanılarak dava konusu taşınmazdaki teras kat için de bir miktar tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak teras için değer biçilmişse de, terasın değeri hususunda da bilirkişiden ek rapor alınmadan hüküm kurulamayacağı-