Taraflar dilekçelerinde tanık deliline dayandıkları halde mahkemece ön inceleme duruşmasında tanıklarını ve diğer delillerini bildirmeleri hatırlatılıp, davanın esasına girilerek, gösterdikleri veya gösterecekleri deliller toplanıp, tanıkları dinlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muvazaalı bir temliğin, koşullarının varlığı halinde TMK. mad. 560 ile 571. maddelerinde öngörülen tenkis hükümlerine tabi olacağı- Terditli olarak açılan davada tenkis isteği de bulunduğundan tenkis istemi yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu taşınmazların terekeye döndüğü halde bazı parsellerin hariç tutularak tenkis hesabı yapılmasının doğru olmadığı- Bahsi geçen parsel taşınmazlar da hesaba dahil edilerek, denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaalı uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığı- Muvazaa araştırmalarında ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- Bağ-Kur emeklisi mirasbırakanın 3.500,00 TL'lik borç için maliki olduğu tek zeytinliği satmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu-
Kısmen kabul kısmen red ile sonuçlanan davada yargılama giderlerinin sadece davalı üzerinde bırakılmasının doğru olmadığı ve reddedilen miktar üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu- 6100 sayılı HMK. mad. 326/2. uyarınca davanın kısmen kabul kısmen reddedildiği gözetilerek tarafların haklılık oranlarına göre yargılama giderlerinden sorumlu tutulması ve reddedilen miktar üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescilin yolsuz bir tescil hükmünde olduğu- Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da TMK. mad 1025 hükmüne göre iptali gerekeceği- Muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen kararın yenilik doğurucu bir hüküm değil, açıklayıcı bir hüküm durumunda olduğu- Muvazaanın varlığını iddia eden tarafın veya bunların ardılı sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişinin TMK. mad. 6 gereğince bu iddiasını isbat etmek zorunda olduğu- Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının HMUK. mad. 288 ve 290. uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabileceği ve sözleşme aynı kanun mad. 293 hükmünde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekeceği- 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceğinin kabul edildiği-
Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Muvazaalı uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması ve doğru şekilde değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığı ve bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- TMK mad. 6 uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlü olduğu- 6100 sayılı HMK. mad. 190/1 uyarınca ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu- Daha önce bağımsız bölümlere yönelik açılan davaların ret ile sonuçlandığı ileri sürüldüğünden, söz konusu dava dosyalarının, dosya içerisine alınarak birlikte değerlendirilmesi sonucu miras bırakanın temliklerde mal kaçırma iradesi taşıyıp taşımadığı tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Taşınmaz bakımından toplanacak delillerin, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, mirasbırakanın temlikindeki gerçek iradesinin, diğer mirasçılardan mal kaçırma olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olmadığı-
İ.lı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, davacı, davalı ... ile aralarındaki sözleşmeye bağlı olarak inançlı işlem hukuki nedenine dayandığına ve sözleşmeye davalı tarafından itiraz edilmediğine göre davacının iddiasını tanıkla ispatlaması mümkün olup davacı tanığı ...'ın yöntemince duruşmaya çağrılarak davacının iddiaları hakkında beyanının alınması, davacının inançlı işlemin belgesi olarak bildirildiği sözleşme aslının ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/2044 sayılı soruşturma dosyasından getirilmesi, böylece tüm delillerin değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
01.04.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olduğu- Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği olmadığı- Mirasbırakanın sağlığında, gerek üçüncü kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde, muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde 4721 sayılı TMK. mad. 560 ila 571 uyarınca öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği-