Davacı kurum nezdinde kadrolu avukat olarak görev yapan davalıya, görev yaptığı dönem için Devlet Memurları Kanunu gereğince yapılması gereken miktardan fazla vekalet ücreti ödemesi yapılıp yapılmadığına yönelik uyuşmazlıkta, mahkemece, sadece davacı kurumun tahakkuklarını esas alarak hazırlanan rapor yerine dava konusu tahakkuklara ilişkin olarak denetime elverişli şekilde açıklayıcı ve ayrıntılı hesaplama içeren rapor alınması üzere konusunda uzman bir bilirkişiye başvurularak karar verilmesi gerektiği-
Tapu Müdürlüğünün davada ilgili(yasal hasım) sıfatıyla yer almış olmasının, vekili tarafından yargılama boyunca sağlanan hukuki yardımın ücretsiz bırakılması sonucunu doğurmayacağı-
Vekaletten azil gibi istifanın da taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği- Haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de işe devam etme olanağı mevcut olmadığından avukatın, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebileceği- Davacı ile davalı arasında imzalanmış olan avukatlık sözleşmesinde, davacı avukatın alacağı ücretin toplam 18.200,00 TL olduğu bunun 9.100,00 TL sinin 10 nisanda kalanın ise 10 mayısta ödeneceği anlaşılmakta olup. mahkemece takip tarihi itibariyle 10 mayısta ödenmesi gereken kısmın henüz muaccel olmadığından bahisle davanın muaccel olan kısmı yönünden kabulüne karar verilmişse de, sözleşmede belirtildiği gibi ve ayrıca istifa tarihi itibariyle davacı avukat dosyadan elini çektiğinden tüm vekalet ücreti alacağı muaccel hale gelmiş olduğu ve bu durumda mahkemece, davanın 18.200,00 TL asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken vekalet ücretinden) ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu oldukları- Avukat ve müvekkili arasında yazılı bir vekalet ücreti sözleşmesi bulunmadığından, davacının hak kazandığı vekalet ücretinin sulh olunan miktar esas alınarak belirlenmesi gerektiği-
Vekalet ücretine dair kararlaştırmanın geçersiz yada belirsiz sayıldığı hallerde, sözleşme tarihindeki Avukatlık Kanunu hükümleri uygulanarak, harca esas dava değeri üzerinden % 5-15 oranları arasında takdir edilecek vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmaması halinde, davacı avukatın talep edebileceği akdi vekalet ücretinin Av. K. mad. 164/4 gereğince belirlenmesi gerektiği- 5043 s. K. ile değişik Av. K. mad. 164/4 gereğince, davacının takip etmiş olduğu menfi tespit davası, konusu parayla ölçülebilir bir dava olduğundan, davada müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirlenmesi gerektiği- %10 akdi vekalet ücretinin, menfi tespit davasında harcın yatırılmış olduğu dava değeri üzerinden hesaplanması gerektiği- Hükmedilen inkar tazminatı, davanın müddeabihi kapsamında olmadığı halde, %40 icra inkar tazminatı üzerinden de ücret hesabı yapılmasının isabetsiz olduğu-
Yargılama gideri olarak hükmolunan avukatlık ücretinin taraf lehine hükmedileceği, ödenmeyen avukatlık ücretinin ancak asil adına takibe konulabileceği, icra takibinin vekil vasıtasıyla yapılması nedeniyle, İİK. mad. 138 maddesi uyarınca, avukatlık ücreti hesaplanacağından, icra takibinde icra vekalet ücreti istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, vekalet ücretinin tahsili için vekil vasıtasıyla yapılan icra takibinde icra vekalet ücreti verilmeyeceğine ilişkin yasal bir düzenleme de bulunmadığı-
İdare Mahkemesinde açtığı dava neticesinde davalının ödeme yaptığını ancak idare mahkemesi kararı Danıştayca bozulduğundan davalının yapılan ödemeyi geri istediğini ve kendisinin de faiz ödememek için ödenen parayı iade ettiğini ileri sürerek ödenen bu paranın tahsili için davacının açtığı davanın reddine karar verilmiş olduğundan, davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava dışı şirketin tüm aktif ve pasifleriyle birlikte davalı şirkete devredilmiş olması karşısında, davalı şirketin kural olarak bu şirketin tüm borçlarından ve bu arada davacı ile yapılan vekalet sözleşmesinden doğan ücret ve diğer borçlardan da, külli halefiyet gereğince sorumlu olduğu ve bu nedenle dava konusu olayda davacının, dava dışı şirketle arasındaki sözleşme gereğince, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği tarih itibariyle muaccel olmuş olan ücret alacaklarının tamamından davalının tümüyle sorumlu olduğunun kabulü gerektiği- Davalı şirketin davacı ile değil, başka bir avukatla çalışmak istemesi ve bu nedenle ona vekalet vermemiş olmasının, avukatın azli niteliğinde olmadığı gibi ve Avukatlık Kanunu’nda düzenlenen haksız azlin sonuçlarını da doğurmayacağı- Dava dışı şirketin tüzel kişiliğinin sona erme tarihi itibariyle, davacının takip etmiş olup da, henüz ücretinin muaccel olmadığı devam eden dosyalar yönünden tam bir ücret isteyemeyeceği, ancak bu dosyalar yönünden sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine, hak ve nesafete göre belirlenecek bir ücrete hak kazandığı kabul edilmesi gerektiği-
Avukatlık Kanunu’nun 164/5. maddesi gereğince avukata ait olan vekalet ücreti alacağının takası mümkün olmadığından anılan alacak yönünden istemin reddine ve takibin devamına karar verilmesi gerekeceği-