BK'nun 198. maddesi (şimdi; TBK. mad. 223) hükmü uyarınca alıcının satın aldığı malı imkan hasıl olur olmaz, muayene etmek ve gördüğü ayıbı derhal satıcıya ihbar etmekle yükümlü olduğu, bunu yerine getirmediği takdirde satılanı olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı-
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin; iki yana borç yükleyen, karşılıklı edimleri havi, talih ve tesadüfe bağlı, bağımsız bir sözleşme olduğundan, karşı tarafın kabulüne veya mahkeme hükmüne gerek olmaksızın hukuki sonuç doğuran, inşai hak olarak kabul edilemeyeceği, esasen, yenilik doğuran hakka dayanılarak açılan her dava, yenilik doğurucu dava olmadığından; kadastro tespitinde veya tespite itiraz davasında, ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayanılmışsa, bu sözleşmenin geçersizliği iddia edilse bile, süresinde açılan bu davalarda Kadastro Mahkemesi’nin görevli olacağı-
“Belediyeye ait taşınmazların 49 yıllığına davalıya kiraya verilmesi” konusunda yapılan ihalenin, İhale Kanununun emredici hükümlerine aykırı olması nedeniyle yoklukla sakat olması halinde, bu ihale uyarınca yapılan kira sözleşmesinin de yok sayılacağı ve bu nedenle davalı hakkında açılan elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği –
Usulünce düzenlenmiş ve yetkilisinin imzasını taşıyan hesap cüzdanının, müşterinin banka nezdindeki mevduatının kanıtlayıcı belgesi olduğu, bankanın, hesap cüzdanındaki mevduat miktarınca müşteriye karşı borçlu olup bunu Kanun ile sözleşme hükümlerine göre geri ödemekle yükümlü olacağı, somut olayda, banka hesap cüzdanında banka yetkililerinin imzaları mevcut olmamasına rağmen, grofoloji sahasında uzman bilirkişiler aracılığı ile yaptırılan incelemede, defterlerdeki yazıların bankanın müdür muavinine ait olduğu tespit edildiğinden bir güven müessesesi olarak, bankaların kendilerine temsil yetkisi verdiği ticari mümessil niteliğine haiz kişilerin bankacılık sahasında vaki eylem ve tasarruflarından mudilerine karşı sorumlu tutulmasının Borçlar Kanunu'nun 449. ve onu izleyen maddeleri hükümleri gereği olduğu-
Akde aykırılık sebebiyle tahliye davası açılmazdan önce kiracıya süreli ihtar tebliğ edilerek kiralananın akde uygun hale getirilmesinin istenmesinin ve bunun neticesiz kalmasının şart olduğu, 6570 sayılı Yasa’nın kapsamına giren yerler için, bu yasanın 12. maddesi uyarınca akde aykırılıktan kiracı veya fuzuli şagil hakkında birlikte yahut birisi aleyhine müstakilen tahliye davasının açılabileceği-
Kira tesbiti sırasında bütün emsallerin tüm özelliklerinin mecurla kıyaslanması gerekeceği, bilirkişi raporunda belirtilen miktarla davalı emsalleri arasındaki farkın nereden geldiği açıklanmadan verilen hükmün hukuka aykırı olacağı-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini için açılacak davalarda zamanaşımı süresinin BK'nun 60. maddesi (şimdi; TBK. mad. 72) gereği bir yıl olduğu, dava dilekçesi önce havale ettirilip daha sonra harcı yatırılırsa, harç yatırılma tarihi davanın açılma tarihi olup zamanaşımı hesabının buna göre yapılacağı, yasal süre geçtikten sonra davalı yan zamanaşımı def'inde bulunur, ancak davacı o anda savunmanın genişletildiği def'ini ileri sürmezse, zamanaşımı def'inin yasal geçerlilik kazanacağı-
Taşınmaz malın satış yoluyla değil de, mahkeme kararı ile davacı Vakıflar İdaresine tescil edildiği durumlarda, önceki malikle davalının yapmış olduğu kira sözleşmesine değer verilemeyeceği, bu nedenle davalı tarafından açılan «elatmanın önlenmesi ve ecrimisil» davasının kabu-lüne karar verilmesi gerekeceği –
Borçlar Kanunu`nda karşılanması öngörülen geçmiş günler faizini geçen zararın ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların malum ve meşhur olarak kabulüyle kanıtlanmasının olanaklı olmayacağı, kanun koyucu götürü zarar karşılığı olan faizi yasama yetkisine dayanarak tespit etmişse enflasyonun belirlenen faiz oranından fazla olduğu gerekçesiyle daha yüksek oranlara mahkemece çıkarılmasının yetki tecavüzü olacağı-
Davalının süresinden 13 ay 20 gün önce tek taraflı irade açıklamasıyla ve haklı nedene dayanmaksızın sözleşmeyi fesh ettiği uyuşmazlık konusu bulunmadığından, kural olarak davacıya tazminat ödemesi gerekeceği, ne var ki alacaklının mamelekindeki artmanın engellenmesi anlamında olan bu tazminatı belirlemenin hâkime ait bir görev olacağı, BK.nun 98/son fıkrası (şimdi; TBK. mad. 114/2) yolu ile sözleşmelerde de uygulanması gereken BK.nun 42. maddesi (şimdi; TBK. mad. 50) uyarınca, hakimin zararın tutar ve kapsamını doğrudan doğruya ( resen ) araştırmak ve tesbit etmek zorunda olduğu, bu zararı tesbit ederken de halin mutad cereyanı yanında, zarar görenin zararın azaltılması ve çoğalmasının önlenmesi için aldığı veya alması gereken tedbirleri de gözönünde bulunduracağı ve gerektiğinde BK.nun 44. maddesini (şimdi; TBK. mad. 52) uygulayacağı-