Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
Davalının murisinin, davacı idarenin su abonesi olduğunun ve 1995 yılında vefat ettiğinin anlaşıldığı, abonelik iptal edilmedikçe abonelik üzerinden tüketilen su bedelinden davacıya karşı murisin, aynı zamanda miras reddedilmediğine göre Türk Medenî Kanunu'nun 599, 610, 641. maddeleri hükümleri gereğince davalı mirasçı davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu, hal böyle olunca, mahkemece; mirasçıların kendi iç ilişkilerinde miras payları oranında sorumlu olsalar dahi, 3. kişilere karşı müteselsil sorumlu olduğu, terekenin borcundan müteselsilen sorumlu olan mirasçılardan birine karşı dava açılabileceği gözetilip, işin esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde hüküm tesisi gerekeceği-
Trafik kazası nedeni ile 6098 sayılı TBK m. 53 gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
Borçlu davadan önce ölmüş ve dava mirasçıları aleyhine açılmış, davalı borçlu konumundaki mirasçılar def’i yolu ile mirası red ettiklerini ileri sürmüş olup, bu davada mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirdiklerinden, mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerektiği- Mirasbırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı yani miras bırakanın aciz hali sabit olup karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olduğu ve aksinin davacı tarafından ispat edilemediği- Mirası red eden mirasçılara husumet yöneltilemeyeceği- Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, re'sen nazara alınacağı- Taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-
Çekişmeli taşınmazların davalıya teminat amaçlı temlik edildiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteği ile açılan davada, davacının temyizden sonra ölümü üzerine yasal mirasçılarının mirasın reddi ile ilgili açtıkları davaların sonuçlarının beklenilmesi, mirasın reddi istemine ilişkin kararların kesinleşmesi halinde TMK.nun 611. madde hükmü gereğince diğer hak sahiplerinin tespiti ile onların da mirası kabul veya reddetmesi durumuna göre davanın değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre vekaletin hile ile alındığı iddiasının aynı zamanda vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasını da içereceğinde kuşku olmadığı, o halde, davada dayanılan hukuki sebebin vekalet görevinin kötüye kullanılması olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, davacının vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak kendi payına hasren tek başına dava açamayacağı, esasen, mülkiyet çekişmesini içeren ve değinilen nitelikli davada pay oranıyla açılan davanın dinlenilmesine olanak olmadığı, hal böyle olunca, vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemli davada tereke elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf aleyhine yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edileceği-
8. HD. 28.02.2017 T. E: 2015/11423, K: 2742-
Bozma sonrası yapılan ıslahla arttırılan miktarı da kapsar şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, diğer yandan mal rejiminin tasfiyesi neticesinde belirlenecek alacağın, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği, eldeki davada davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle istediği ve terekeye ait borç kabul edilen alacak miktarından, dava mirasçılar arasında görüldüğünden, davacı da dahil tüm veresenin miras payları oranında sorumlu oldukları, bu itibarla hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranı dikkate alınarak davalıların sorumlu olduğu miktarın, talep miktarı da göz önünde bulundurularak hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerektiği halde terekeye ait borcun tamamının davalı mirasçılardan tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-