• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 599 - Yürürlükteki Kanunun 539 uncu maddesini karşılamaktadır.

    İsviçre Medenî Kanununun 560 ıncı maddesine uygun olarak maddenin ayırım başlığı «Mirasın Kazanılması» şeklinde, konu başlığı «Kazanma» ve kenar başlığı «Mirasçılar tarafından» şeklinde, düzenlenmiştir.

    Yürürlükteki maddenin birinci fıkrası kaynak Kanuna uygun olarak iki fıkra hâline getirilmek suretiyle madde üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir.

    Birinci fıkrada, kanunî hâlefiyet ilkesinin gereği olarak, miras haklarının ölüm anında ve kanun gereği kazanılacağı düzenlenmiştir.

    İkinci fıkrada, miras yoluyla kazanılan hakların türleri kaynak Kanuna uygun olarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve bu hakların kanunî hâlefiyet ilkesi gereğince, doğrudan doğruya, yani tescil, teslim, temlik gibi işlemlere gerek olmaksızın kazanılacağı belirtildiği gibi, yine küllî hâlefiyetin gereği olarak hakların yanında borçların da kişisel sorumluluğu gerektirecek biçimde, mirasçılar tarafından miras bırakanın ölümü ile kazanılacağı düzenlenmiştir.

    Üçüncü fıkrada, atanmış mirasçıların da, mirası aynı yasal mirasçılar gibi, miras bırakanın ölümü anında, malları genellikle yasal mirasçılarının elinde bulunacağından, bu mallardan atanmış mirasçılara düşenlerin zilyetlik hükümlerine göre kendilerine teslim edileceği de hükme bağlanmıştır.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 523 - Madde, yürürlükteki Kanunun 539. madde-sini karşılamaktadır. Birinci fıkra, kaynak İsviçre Medenî Kanu-nunun 560. maddesine uygun olarak ikiye bölünmüş ve madde üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir.

    İkinci fıkrada, miras yoluyla iktisap edilen hakların türleri kaynak kanuna uygun olarak ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.’:

     

    « A. İktisap tarzı

    I. Mirasçılar tarafından

    Madde 523 - Mirasçılar, mirası bir bütün olarak, miras bırakanın ölümü ile kanun gereğince iktisap ederler.

    Kanunî istisnalar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya iktisap ederler ve miras bırakının borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.

    Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile iktisap ederler ve kanunî mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Medenî Kanunumuzun bugün yürürlükte bulunan metninde bu ikinci faslın başlığı «mirası iktisab»tı; oysa bu fasıl «mirasın reddi»ni de düzenlemekte olduğundan başlık «mirasın edinilmesi ve reddi» biçimine konulmuştur. Bu faslın kenar başlık taksimatına göre 539 uncu madde kanunî ve atanmış mirasçıların edinmesini; 540 ıncı madde yararlanım hakkı sahiplerinin edinmesini, 541-544 üncü maddeler de belli mal bırakılanların, bu malı edinmelerini düzenlemektedir. Maddeler bu taksimata göre ele alındığı zaman 539 uncu maddenin ikinci kenar başlığı «mirasçılar» değil, «mirasçıların edinmesi» olmak gerekir, ki ön tasarıda bu başlık ona göre düzeltilmiştir, «Edinme» ve «edinim» terimleri «iktisab» teriminin tam kar-şılığı olup Medenî Kanunumuzun 699 ve 700 üncü maddele-rinin en son fıkralarında zaten yerleşmiş bir terimdir. Bu fıkralarda «mal iktisabı» denecek yerde, doğru olarak Türkçesi kullanılıp «mal edinme» denilmiştir ki ön tasarıda yapılan terim değişikliği, terim birliğini sağlamak için adı geçen 699 ve 700 üncü maddelerdeki «edinme» terimini kanunun bütün öteki maddelerinde kullanmaktan ibarettir. Maddenin metninde kullanılan «malvarlığı» teriminin gerekçesi yukarıda 629 uncu maddede yazılıdır. «Zilyedlik» yerine «elmenlik» denilmiştir. Yukarıki maddelerde de «elmenlik» denilmiştir. Bilindiği gibi «zilyed» elinde tutan kişi demektir. Dilimizde «muhacir» yerine «göçmen» «müntehib» yerine «seçmen» terimleri nasıl yerleş-mişse, koyu Arapça olan «zilyed» kelimesi yerine de tam Türk-çesi «elmen» teriminin kısa zamanda yerleşeceği şüphesizdir.

    2) Biçim değişikliği: Bu maddede birinci fıkra kanunî mirasçıların mirası, açılır açılmaz, yani miras bırakanın ölümü ile iktisab edeceği belirtildikten sonra maddenin son cümlesinde «atanmış mirasçılar» için aynı kural tekrarlanmaktadır. Edinmenin zamamı bakımından kanunî ve atanmış mirasçılar ara-sında bir ayırım olmadığı için yürürlükteki maddenin son cümlesi birinci fıkra ile birleştirilerek bu fıkrada «kanunî ve atanmış mirasçılar» ın mirası nasıl edinecekleri düzenlenmiştir. Böylece miras bırakanın ölümü anında, hiçbir işlem yapılmasına lüzum olmaksızın, miras, yasa gereği olarak bu mirasçılara geçecektir; bu nokta birinci fıkrada açıkça belirtilmiştir. Yürürlükteki metinde mirasçıların «mirasın tamamına sahip olacakları» yazılıdır. Oysa maksat «mirasın bir bütün olarak edinilmesi» olduğundan fıkra, İsviçre aslına uygun olarak, bu yolda düzeltilmiş ve böy-lece ölenin malvarlığının bütün mevcutlar, alacaklar borç ve yükümlerle birlikte, yasa gereği olarak bir bütün halinde mirasçılara geçeceği açıklanmıştır. Medeni Kanunumuzun 633 üncü maddesi taşınmaz mülkiyetinin edinilmesi için tapu kü-tüğüne tescili şart kıldığı halde bu maddenin ikinci fıkrasında miras yoluyla edinmenin tescilden önce dahi sonuç doğurduğu belirtilmiştir. Bundan başka bu maddede, gerekçesi aşağıda yazılı sebeplerle bazı değişiklikler yapıldığından, madde üç fıkralı bir madde haline gelmiştir.

    3) Hüküm değişikliği: 539 uncu maddenin yürürlükteki metninin ikinci cümlesi, bu ön tasarının ikinci fıkrasını karşılamaktadır. Bu fıkrada yapılan kural değişikliği, miras yoluyla geçecek hakların kapsamı içine «başka malvarlığı hakları» kelimelerinin eklenmesi olmuştur. Medenî Kanunun İsviçre as-lında mülkiyet ve mülkiyetten başka aynî haklar zikredildiği halde öteki malî haklar, meselâ fikrî haklar zikredilmediğinden, bu fıkra bir bakıma, eksiktir. Gerçi Türk kanun koyucusu bu fıkrada miras yoluyla geçecek hakları birer birer saymıyarak «bilcümle hakları» demek suretiyle bu eksikliği doldurmak iste-mişse de bu ifade tarzı çok geniş bir nitelik taşımaktadır. Çünkü «bilcümle hakları» demek suretiyle bu eksikliği doldurmak iste-mişse de bu ifade tarzı çok geniş bir nitelik taşımaktadır. Çünkü «bilcümle hakları» kelimelerinin kapsamı içine «şahsiyet hakları»nın da girmesi gerekecektir; zira bunlar da subjektif haklardandır. Halbuki kişilik haklarının miras yoluyla geçmesine imkân yoktur. Bunlar kişinin ölümüyle sona erer. Bu sebeple İsviçre Medenî Kanunu’nun bu maddeyi karşılayan 560 ıncı maddesinin ifadesi de tatmin edici değildir. Bu sebeple ikinci fıkra, yapılan eklemelerle, yukarıki biçime konulmuştur. Bu fıkrada yapılan başka bir değişiklik de «zilyed bulunduğu malları» deyimi yerine «taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki elmenlikleri» deyimi konulmuştur. Her iki deyim arasında fark vardır: Elmen bulunulan mallar eğer mülkiyete veya başka aynî haklara ilişkin bulunuyorsa, bu vakıfları dolayısiyle esasen aynı fıkradaki kural uyarınca mirasçılara geçmiş olur. Oysa burada maksat malların geçmesi değil, mallar üzerindeki zilyedlik durumunun geçmesidir. Meselâ bir kimse başkasının taşınmaz veya taşınır bir malında çekişmesiz ve aralıksız elmen bulu-nurken ölürse onun mirasçıları için bunların zamanaşımı ile edinilmesinde, eski elmenin elmenliği de gözönüne alınır ve bu elmenlik süresi mirasçıların elmenlik süresine eklenir. Görü-lüyor ki ikinci fıkrada belirtilmek istenen şey, malların geçmesi değil, elmenliğin geçmesidir. Ve deyim bu sebeple değiştiril-miştir.

    Bu maddenin son fıkrası yürürlükteki metnin son fıkrasını karşılamakla birlikte, bazı değişikliklere uğramıştır: Yü-rürlükteki metinden «payların teslimi» anlamı çıkmaktadır; oysa mirasın ilk açılışında henüz hisse «pay» sözkonusu olamı-yacağından, bu kelime metinden çıkarılmış ve fıkra yukarıdaki şekilde ifadeye bağlanmıştır. Yürürlükteki metinden, sanki ka-nunî mirasçıların elmen bulunmadıkları mirası da tedarik edip, atanmış mirasçılara teslim etmeleri gerekeceği şeklinde bir anlam çıkarılabilir. Bu sebeple bu fıkraya «atanmış mirasçılara ait olan mirasa kanunî mirasçılar elmen bulunuyorlarsa.....» kaydının eklenmesi zorunlu görülmüştür. Atanmış mirasçıların mirası edinmelerine ilişkin olan birinci cümle ise, yukarıda belirtildiği gibi, yürürlükteki metnin bu fıkrasına alınarak ön tasarının birinci fıkrasına konulmuştur.’:

     

    «A. Edinme

    I. Mirasçıların edinmesi

    Madde 539 - Kanunî ve atanmış mirasçılar, mirasbıra-kanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, yasa gereğince edinirler.

    Kanunî istisnalar saklı kalmak üzere, miras bırakanın alacakları, mülkiyet ve mahdut ayni haklar, başka malvarlığı hakları, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki elmenlikleri doğ-rudan doğruya mirasçılara geçer ve borçları da mirasçıların şahsi borcu olur.

    Atanmış mirasçılara ait olan mirasa kanuni mirasçılar elmen bulunuyorlarsa, bunu, elmenlik kurallarına göre onlara teslim ile yükümlüdürler.»