Dava konusu haczin üçüncü kişinin ticaret sicilde kayıtlı iş yeri adresinde yapıldığına,borçluya ödeme emri tebliğ edilen veya dayanak senette yer alan adreste yapılmadığına, haciz mahallinde borçluya ait herhangi bir belge bulunmadığına göre, mülkiyet karinesi davalı üçüncü kişi lehine olup mülkiyet karinesinin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı alacaklı karinenin aksini ispatlamak için delil olarak ticaret sicil kayıtlarına dayanmış ise de; davalı üçüncü kişi şirket, borcun doğumundan çok önce 1995 yılında kurulmuş olup borçlu da üçüncü kişi şirkette kurucu ortak olmasına rağmen, borcun doğumundan önce hisselerini devrettiği, borçlunun kızı davalı üçüncü kişi şirketin ortağı, olmakla birlikte bu hususun tek başına karinenin aksini ispata yeterli olmadığı-
İstihkak davalarında, alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4'ü anılan Kanun'un 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra, yargılamaya devam olunması, yargılama tamamlanıp davanın kabulüne karar verildiğinde ise davada haksız çıkan taraftan eksik kalan karar ve ilam harcının alınması gerekeceği-
Hak düşürücü dava açma süresinin başlaması için İİK'nin 97/1. maddesine göre İcra Müdürlüğünce prosedürün uygulanması, İcra Mahkemesince verilen, takibin ertelenmesi ya da devamına ilişkin kararın üçüncü kişiye tebliği gerekmekte olup, anılan kararın tebliği ile süresinde davanın açıldığı, davacı üçüncü kişi şirket adına istihkak iddiasında bulunulduğu halde, şirket adına süre verilmesi de hatalı olmasına rağmen, davacı üçüncü kişi şirketin takibin devamı kararının tebliği ile süresinde eldeki davayı açtığı, kaldı ki, şirkete dava açmak üzere süre verilmediğinden doğrudan dava açıldığı kabul edilse dahi İcra Müdürlüğü tarafından yasal prosedürün uygulanmasını beklemeden, istihkak davası açılmasını engelleyen yasal bir düzenlemenin de bulunmadığı, bu durumda, istihkak davasının yasal süresi içerisinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek, bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak prosedürünün ihtiyati hacizlerde de uygulanabileceği- Üçüncü kişinin itirazı üzerine ihtiyati haciz kararı kaldırılması halinde, bu karara dayanarak yapılan ihtiyati hacizler de kalkacağından, üçüncü kişinin ihtiyaten haczedilen mallarla ilgili olarak açtığı istihkak davasının da konusu kalmayacağı-
Üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunan kişinin, davalı üçüncü kişi şirket yetkilisi tarafından şirketi temsil noktasında geniş bir şekilde yetkilendirildiği görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı alacaklı vekilinin istinaf sebepleri nazara alınarak işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği- İİK'nin 44. maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin, işletmenin devrini sakatlamayacağı, anılan hükmün yalnız cezai yaptırımı bulunduğu (İİK. mad. 337/a)- Aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yolun, muvazaanın iddia ve ispat edilmesi olduğu- Mahkemece, üçüncü kişi şirketin ve borçlu şirketin tutması zorunlu ticari defterleri ile fatura ödemelerini gösterir banka kayıtlarının getirtilerek mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılmak sureti ile üçüncü kişinin dayandığı faturaların ticari defterlere işlenip işlenmediği, fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin ticari defterlerde kayıt bulunup bulunmadığı, bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, bundan sonra dosya içerisinde mevcut diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği- 
Maddi hataya dayalı olarak üçüncü kişi şirket adına istihkak iddiasında bulunan kişinin şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığı nazara alınarak hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin yazıldığı- Maddi hata durumunda tarafların lehine veya aleyhine usuli kazanılmış hakkın doğmayacağı, bu itibarla mahkemece tüzel kişiyi temsil yetkisi olan kişinin yaptığı iddianın geçerli bir istihkak iddiası olarak kabulü ile toplanacak delillerin sonucuna göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davalı üçüncü kişi ile borçlu şirkete ait ticari defterler getirtilip bu defterler üzerinde araştırma yapılarak, davalı üçüncü kişinin borçludan hizmet aldığına dair beyanı da dikkate alınarak davacı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında süregelen bir ticari ilişki olup olmadığı, aralarında taşeronluk ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise taraflar arasındaki taşeronluk sözleşme hükümleri kapsamında malzeme ve hakedişlere ilişkin düzenlemeler, varsa şantiyeye ilişkin düzenlenen iş yeri teslim tutanakları, hakediş raporlarının tespit edilmesi, ayrıca alacaklı tarafından haciz mahallinde borçluya teslim edildiği belirtilen menkullerin, mahiyeti itibari ile borçlu ile üçüncü kişi arasındaki iş ilişkisi ile ilgili olup olmadığının belirlenmesi, öte yandan davacı alacaklı devrin muvazaalı olduğunu,üçüncü kişi şirketin aynı işçilerle çalışmaya devam ettiğini iddia ettiğine göre; devir sözleşmesinin davalı üçüncü kişinin kayıtlarına işlenip işlenmediği, sözleşmede devir bedeli olarak gösterilen bedelin ödenip ödenmediğinin araştırılması, ayrıca SGK kayıtlarına göre borçlu ve üçüncü kişi şirket bünyesinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru çalışanların tespiti ile varsa aynı çalışan olup olmadığı belirlenerek, aynı çalışan olması halinde borçlu ile üçüncü kişi arasında bulunduğu iddia edilen ticari ilişki veya taşeronluk sözleşmesi gereğince çalışıp çalışmadığının tespiti, bunların dışında mahcuzlar bakımından; davalı tarafından sunulan faturaların mahcuzlarla uyumlu olup olmadığı ve faturaların ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığı, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı, sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı hususlarının belirlenmesi için dosyanın konusunda uzman bir bilirkişiye tevdi ile birlikte Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak iddiasının, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebileceği, tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddianın, geçerli bir istihkak iddiası sayılmayacağı- Üçüncü kişinin çalışanının, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı- Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası bulunmadığından, davacı alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca istihkak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı- Davalı üçüncü kişi şirket ve borçlunun ticari defterleri getirtilip bu defterler üzerinde araştırma yapılarak davalı üçüncü kişi şirket ile davalı arasındaki kira ilişkisinin gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığının, kira bedeli ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılması, haciz sırasında borçlu adına bulunan belgeler, kira sözleşmesinde borçlunun kefil olarak yer alması, şirket isimlerinin yan yana yer alması ve davalı şirket yetkilisinin haciz sırasındaki beyanları nazara alınarak, davalı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında süregelen bir ticari ilişki olup olmadığı, ayrıca borçlu ve üçüncü kişi arasında organik bağ bulunup bulunmadığının ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları ve vergi kayıtları getirtilerek araştırılması, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı, sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı hususlarının belirlenmesi için ek bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirket 100.000 TL sermayenin 99.000 TL'si istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişiye ait olmak üzere kurulmuş olup takip dayanağı ilam ile ilgili yapılan yargılamada davalı üçüncü kişinin bizzat cevap dilekçesi verdiğinin görülmesi ve yargılamanın sonuçlanmasına kısa bir süre kala borçlu şirketteki hisselerini devretmesi, işletme adının borçlu şirket ve üçüncü kişi tarafından ortak kullanılması gibi olgular karşısında borçlu ile üçüncü kişinin arasında organik bağın varlığının kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerektiği-