Borçlu şirket hakkında verilen iflas kararının, istihkak iddiası hakkında İlk Derece Mahkemesince verilen karardan sonra kesinleştiği, bu durumda, mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nin 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcı ile nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Uyuşmazlık, alacaklının İİK’nin 99. maddesinin uygulanmasına ilişkin şikayet talebine ilişkin olduğundan, mahkemece, şikayetin esasının incelenmesi gerekirken hatalı gerekçeyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı-
İstihkak davalarında geçerli bir icra takibinin bulunmasının dava şartı olduğu ve mahkeme hâkimi tarafından duruşmanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceği- Takibin iptali kararının kesinleşmesi üzerine, borçlu hakkındaki takibin ve haczin geçerliliği ortadan kalkacağı için davanın konusuz kalacağı, bu durumun istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için mahkemece sonucu bekletici mesele yapılması gerekeceği, anılan kararın kesinleşmesi üzerine de; konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı-
Her ne kadar dava konusu haciz borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste yapılmış ise de, İİK'nun 8. maddesi uyarınca aksi ispat edilene kadar muteber olan dava konusu haciz tutanağı içeriğine göre, komşu tekstil firması görevlisinin borçlu şirketin adresinin gelinen yer olduğunu beyan ettiği,evrak araştırmasında borçlu şirketin ve yetkilisinin isimlerinin yazılı olduğu, 110 adet kartvizit, borçlu şirket adına çıkarılan tebligat evrakları ve mahkeme kararlarının bulunduğu, haciz esnasında hazır bulunan üçüncü kişi şirket yetkilisinin, borçlu firma ile olan kişisel ve ticari hukukları nedeni ile yetkilisinin adrese geldiğini ve bilgisayarları kullandığını, bu nedenle bu evrakları unutmuş olabileceğini beyan etmesine rağmen, davacı üçüncü kişi vekilinin dava dilekçesinde evrak araştırması sırasında bulunan kartvizitlerin, gelen müşterilere verilmesi amacı ile borçlu şirketçe verildiğini beyan ettiği, tüm bunların yanı sıra haciz mahallinde borçlu şirketin etiketlerini taşıyan tekstil ürünlerinin görülmesi üzerine üçüncü kişi şirket yetkilisinin bunların borca karşılık alınan mallar olduğunu beyan ettiği anlaşıldığından, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı üçüncü kişinin dayandığı ayırt edici özelliği olmayan faturaların mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı, bu belgelerin istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyecekleri-
Takibe konu alacak miktarı, hacizli malların değerinden az olduğundan, avukatlık ücretinin takibe konu alacak miktarı üzerinden hesap edilmesi gerekirken davalı taraf yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Üçüncü kişi adresinde yapılan hacizde haciz adresine ilişkin TAPDK tarafından üçüncü kişi adına ve haciz adresine düzenlenen tütün mamülü perakende satış belgesinin ve vergi levhasının, belediye işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmuş olması bununla birlikte borçlu adına düzenlenmiş hacizden yaklaşık bir yıl öncesine ait kredi kartı ekstresinin bulunması, borçlunun haciz mahallini terk etmiş olması nedenleriyle İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabulü gerektiği- Yasal karinenin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Davacı alacaklı tarafından borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amaçlı olarak alacağından feragat ettiği icra dosyası, hacizde bulunan borçluya ait güncel olmayan kredi kartı ekstresi, borçlunun üçüncü kişiye sattığı hisseli gayrimenkul satış evrakı borçlu ile üçüncü kişi arasındaki muvazaa iddiasının ispatı için yeterli ve güçlü delil teşkil etmeyeceği ve mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Kararın, 21.01.2016 tarihinde temyiz eden davalı tarafa tebliğ edildiği halde temyiz dilekçesi temyiz süresi geçirildikten sonra 17.02.2016 tarihinde verilip kaydettirildiği, bu nedenle süre aşımı bakımından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerektiği- Mahkemece gerekçe bölümünde geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığından davanın ön koşulun yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında davanın kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verildiğinden, hüküm ile gerekçenin çelişik olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, dava açıldığı tarihte İİK'nin 96/1. maddesi uyarınca üçüncü kişi şirketin geçerli bir istihkak iddiası bulunmakla birlikte, davalı üçüncü kişi şirket vekilinin şikayet dosyasında "mahcuzların müvekkili şirkete ait olmadığı" beyanı karşısında, başlangıçta var olan dava şartının davanın devamı esnasında ortadan kalktığı nazara alınarak dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-