Leasing Sözleşmesinin devam ettiği durumlarda, üçüncü kişinin yalnızca kiracılık sıfatına dayanabileceğinden istihkak iddiasında bulunma hakkının olmadığı, somut olayda ise, davacı üçüncü kişi tarafından yargılama aşamasında satın alma hakkının kullanıldığı, devir bedeli ödenerek mülkiyetin davacı üçüncü kişiye geçtiği dosya kapsamından anlaşıldığından davalı alacaklı vekilinin davanın usulden reddine karar verilmesine yönelik itirazlarının reddi gerekeceği- Mahkemece, taraflar arasında geçerli bir finansal kiralama sözleşmesinin olduğunun kabulü yerinde ise de, mahcuzların Finansal Kiralama Sözleşmesine konu mallar olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekeceği, bu doğrultuda mahkemece dava konusu mahcuzun bulunduğu mahalde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, Finansal Kiralama Sözleşmesine konu menkuller ile mahcuzların aynı olup olmadığının (seri no, model yılı vd karşılaştırma yapılmak sureti ile) kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan dosyalarda yapılan hacizde, haciz mahallinde bulunan borçlu şirkete ait 05.01.2018-16.02.2018 tarih aralığına ilişkin tahsilat makbuzları ve tahsilat makbuzu defteri ile güncel olmayan evraklarla ilgili olarak ‘üçüncü kişi şirket tarafından dava dışı ..Şti nin isteği üzerine müşteri memnuniyeti açısından saklanılan evraklar olduğu dile getirilmiş olup, yine önceden vadeli satış yapılmış malların tahsilatları yönünden ticari faaliyetinin örtülü olarak devam ettiği’ şeklinde gerekçe kurulduğuna göre borçlu şirketin dava dışı ..Şti ne borcu olup olmadığı ve haciz sırasında bulunan tahsilat makbuzlarında yer alan ödemelerin dava dışı ...Şti ve borçlu şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, ondan sonra dosya içerisindeki diğer deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece asıl dosyanın esasına girilmeden hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğine göre, davalı – birleşen dosyada davacı üçüncü kişi lehine karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de belirtilen yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Alacak tutarı 44.506,30 TL olup, mahcuzlara takdir edilen değerden az olduğundan harç ve vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hesap edilmesi gerekirken, mahcuz tutarı üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığı, ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesinin, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte olmadığı-
Haciz üçüncü kişi şirketin şube adresinde yapılmış olmakla haciz adresinde borçluya ait herhangi bir belge de bulunmamış olduğundan, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğu- Alacaklı, borçlu şirket hakkında yapılan internet haber sayfaları, dergi röportajı ile borçlu ve üçüncü kişinin defterlerine dayanmış olmasına rağmen, mahkemece sadece üçüncü kişi şirketin defterleri sunulan faturanın mahcuza ilişkin olup olmadığı yönünden denetlenerek, üçüncü kişi ile borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı incelenmeksizin hüküm kurulmuş olduğundan, borçlu şirket ve üçüncü kişi şirket ticari defterleri üzerinde yaptırılacak inceleme ile (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak) üçüncü kişi ile borçlu arasında alacaklının iddia ettiği gibi konsinye satış ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususlarını da kapsayacak şekilde bilirkişi raporu alındıktan sonra, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı üçüncü kişi şirket ve borçlu şirketin defter ve kayıtları üzerinde yeniden inceleme yapılarak, borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında yapıldığı iddia edilen taşeronluk sözleşme hükümleri kapsamında malzeme ve hak edişlere ilişkin düzenlemeler, varsa şantiyeye ilişkin düzenlenen iş yeri teslim tutanakları ve hak ediş raporlarının tümünün getirtilmesi, borçlu ile üçüncü kişi arasında yapıldığı ileri sürülen sözleşme kapsamında, davaya konu mahcuzun kullanıldığı inşaatın ne kadarının tamamlandığı, borçlu şirketin inşaat alanında faaliyetine devam edip etmediği, ayrıca üçüncü kişi tarafından dava konusu malzemeye ilişkin olduğu iddia edilen fatura bedellerinin ödenip ödenmediğinin tespiti, bu ödemenin ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığının saptanması, borçlu ile üçüncü kişi arasındaki taşeronluk sözleşmesinin ve sözleşmenin sona ermesine ilişkin devir bedeli ödemesi veya tasfiye hak ediş raporu bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise faturaları getirilerek temin ve hak ediş tarihlerinin ayrı ayrı denetlenmesi, hak edişlerin inşaat kapsamındaki puantaj yüzdesi, teslim, geçici kabul ve hak ediş durumlarının her bir mahcuz için tespit edilmesi, ayrıca hak edişlerin mahcuzlar ile uyumlu olup olmadığı hususunun da netleştirilmesi için aralarında inşaatçı bilirkişi ile maliye/ muhasebeci bilirkişinin olduğu uzman bilirkişi kurulu raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Şikayet konusu haczin, borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı üçüncü kişiye ait taşınmazda yapılmış, haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi veya ortağının hazır bulunmamış, haciz mahallinde borçluyla ilgili evrak araştırılması yapılmamış olduğuna göre mahcuzların haciz sırasında üzerinde mülkiyet iddia eden üçüncü kişi elinde olduğunun kabulü gerektiği, kaldı ki üçüncü kişi borçlu şirket ortağı veya yetkilisi olmayıp farklı icra dosyasında yapılan hacizde hazır bulunan ... isimli şahsın hem borçlu hem de dava konusu haczin yapıldığı taşınmazda kiracı olan dava dışı şirketin yetkilisi olmasının istihkak davasında değerlendirilmesi gerektiğinden şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince dosya hakkında karar verildikten sonra, icra dosyasının alacaklının takipten vazgeçmesi nedeniyle işlemden kaldırıldığının anlaşıldığı, bu durumda, istihkak iddia edilen menkuller üzerindeki haciz de kalkacağından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de 6100 sayılı HMK'nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Talebe konu talimat haczinin yapıldığı taş ocağında üçüncü kişi şirkete ait tabela görülmüş ise de alacaklı tarafından haciz sırasında borçlu adına haciz adresine ilişkin düzenlenmiş işletme ruhsatı sunulmuş olduğundan hacizli malları borçlu ve üçüncü kişinin birlikte elde bulundurdukları, bu itibarla haczin İİK’nin 97. maddesi uyarınca yapılması gerektiği kabul edilerek alacaklının talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişi "haciz yapılan yerin borçluya ait olmadığı" iddiasındaysa, icra müdürü tarafından iddialar zapta geçirilerek, İİK 96 vd.'ndaki prosedürün uygulanması gerektiği-  İcra müdürünün, borçlunun gösterilen adresinde talep üzerine gerektiğinde kilitli yerlerin (ev ya da işyeri kapısı) çilingir vasıtasıyla açtırılması suretiyle haciz işlemini yapmak zorunda olduğu- Gerek İİK 96 ve 99'a ilişkin şikayet, gerekse istihkak iddiası ayrı bir dava konusu olduğundan, hali hazırda borçluya ait olduğu iddia edilen yerde evrak araştırması yapılmasının usul ve yasaya aykırı olmadığı- Adres farklı bile olsa, haciz yapılan yerde borçlunun faaliyette bulunup bulunmadığı ve o yerde borçluya ait herhangi bir evrak olup olmadığı ancak kilitli yerler dahil olmak üzere icra müdürlüğünce yapılacak araştırmayla ortaya çıkabilecek olduğundan yapılan işleme İİK. mad. 80/3 hükmünün cevaz verdiği-