Dosya borcu ödendiğinden dosyanın infazen işlemden kaldırılmasına karar verildiği, haczin kaldırılmasına ilişkin müzekkerelerin gönderildiği anlaşıldığından, istihkak iddia edilen menkuller üzerindeki haciz de kalkacağından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de 6100 sayılı HMK'nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin ticaret sicil adresinden yapılan haciz adresinde borçlu şirket faaliyette bulunmamış, dava konusu haciz sırasında belge bulunmamış, borçlu şirket ortağı ve yetkilisi de haciz de hazır bulunmamış olup davacı üçüncü kişi şirket borcun doğumundan çok önceki bir tarihte kurulduğundan, üçüncü kişi şirket ortaklarından biri borçlu şirketin ortağı ise de, anılan kişi her iki şirkette de hakim ortak olmayıp az hissesi bulunan ortak olduğundan, borçlu şirket de ortak olan kişinin de, üçüncü kişi şirketin kurucu ortaklarından olduğu görülmüşse de, borcun doğum tarihi itibari ile bakıldığında üçüncü kişi şirkette ortaklığının bulunmadığı anlaşıldığından, ortaklık bağlarının pay ve yönetim anlamında organik bağın varlığına delil teşkil edemeyeceği- Mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olup dava üçüncü kişi tarafından açılsa da, karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı vekilince, "üçüncü kişi tarafından delil olarak sunulan fatura bedelinin ödenip ödenmediğini araştırılması gerektiği" ileri sürüldüğünden, davalı üçüncü kişi ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek haczedilen mahcuzların üçüncü kişinin dayandığı faturalarda belirtilen menkuller olup olmadığı, faturanın ve ödemelerin ticari defterlere işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması için ek bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Haczin, borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste ve dayanak senet adresinde yapılmaması, haciz sırasında borçlu şirket ortak veya yetkililerinin değil, üçüncü kişinin hazır bulunması, haciz mahallinde borçlu şirketlere ait bulunan belgelerin güncel olmaması karşısında, "mülkiyet karinesinin" üçüncü kişi lehine olduğunun kabulü ile İİK. 99 uyarınca işlem yapılmasının isabetli olduğu-
İİK. m. 106’ya göre, alacaklının, haczedilen taşınır malın satışını bir yıl içerisinde istemek zorunda olduğu, aksi takdirde, İİK madde 110’a göre taşınır mal üzerindeki haczin kendiliğinden düşeceği- Ancak haczedilen mal hakkında, İİK m. 97/8 gereğince istihkak davası açılır ise, satış isteme süresinin işlemeyeceği-İİK m. 106 ve 110 hükümlerine göre, istihkak davası açılmasının satış isteme süresini durdurmayacağı, İİK madde 99 uyarınca istihkak davası açılması ile yalnızca satışın yapılamayacağı, ancak satış isteme süresince satış talep edilmesinin gerekeceği-
Kesinleşen mahkeme kararı ile süresinde satış talep edilmemesi nedeniyle davaya konu haczin kaldırılmasına karar verildiğinden, istihkak davasının konusuz kaldığının kabulü ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdiri gerektiği-
İstihkak davasında harç ve vekalet ücreti hesaplanırken dava konusu alacak ile haczedilen malların değerinden az olan miktarın dikkate alınacağı; kesinlik sınırının belirlenmesinde ise davaya konu alacak, hak veya malın değerinin esas alınacağı (İİK. mad. 363/1)- (Alacak miktarından yüksek olan) "mahcuzun değerinin" karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçmesi halinde, temyiz talebinin incelenmesi gerektiği- Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için, haciz kararının alındığı tarih itibarı ile kredi borcunun tamamının ödenmemiş olması, banka riskinin devam ediyor olması, belirlenen geri ödemenin yapılmamış olması, kredi alacağı veya çek varsa bu miktar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin, hapis, takas ve mahsup hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, bankanın sorumluluğu kapsamında olan alacaklarının kesinleşmiş olmasının gerekmediği-
İstihkak davasında, haciz sırasında bulunan protokol eski ortağın şirketten olan alacağının kendi alacaklısına devrine dair olduğu anlaşıldığından tek başına borçlunun ticari faaliyetlerine haciz adresinde devam ettiğine dair delil teşkil etmeyeceği- Mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu ve ispat yükünün davacı alacaklı üzerinde olduğu- Borçlu şirket eski ortağı ile üçüncü kişi şirket sahibi arasında karı koca ilişkisi bulunması ve kesinleşmeyen işçi alacağı dosyasında dinlenen tanık beyanları muvazaa iddiasının ispatı için yeterli olmadığından davanın red edilmesi gerektiği-
İlk Derece mahkemesince verilen hüküm ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalkmış olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı üçüncü kişi vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, geçerli istihkak iddiası bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmakla ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan yeni hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalktığından, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı alacaklı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-