6102 s. TTK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılmış olan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ve sıra cetveline şikayete ilişkin davada, davalılar tacir olsalar da davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki de bulunmadığından, mutlak ve nispi ticari dava niteliğinde olmayan davaya, dava tarihi itibariyle, asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasında, işbölümü ilişkisi bulunmadığından ve davalı işbölümü itirazında bulunmadığından, asliye ticaret mahkemesince davalıya ayrılan payın miktarına göre davaya bakılmasının isabetli olduğu- Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu- Mahkemece, davalının sıra cetvelinde yer alan takip dosyası alacağının dayanağı olan kambiyo senedinin en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan takip tarihinin, davacının alacağının dayanağını teşkil eden çekin en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan ihtiyati haciz ve takip tarihinden daha önce olduğu, bu nedenle davalı alacağının önce doğduğunun kabulü gerektiği, buna göre de sonraki tarihte davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı gerekçesiyle, muvazaa nedenine dayalı itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-
01.11.2011 tarihine kadar 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44/2. maddesi uyarınca bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan ve istisnalar dışında kalan davalarda görevli mahkeme dava değerine göre genel mahkeme sıfatıyla sulh veya asliye hukuk; 01.10.2011 tarihinden sonra 6502 sayılı TKHK'nun yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihine kadar olan dönemdeki davalarda ise görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, 28.05.2014 tarihinden itibaren dava açanın sıfatına bakılmaksızın tüketicinin taraf olduğu kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklara bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu, tacirlere verilen kredi kartları bakımından asliye ticaret mahkemelerinin görevli olmasının bu kuralın istisnası olduğu-
Bir davanın ticari dava olması için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerektiği-
Her iki tarafı tacir olan taraflar arasında imzalanan üretim sonu hizmetlerinin yapılabilmesi için gerekli personelin çalıştırılması, forkliftlerin ve kamyon temini hizmetinin alımına yönelik sözleşmelerden doğan uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğundan ticaret mahkemelerinin görevli olduğu-
Faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkin davanın, 551 sayılı KHK'nın 146.maddesi uyarınca ihtisas mahkemesi olan fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde, ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde ise, bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemede, iki asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Kredi kartından doğan uyuşmazlıkların çözümünde hangi mahkemenin görevli olduğunun, mülga 4077 s. Kanunla 5464, 6102 ve 6502 sayılı Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesiyle belirlenebileceği- İlgili kanunların yürürlük tarihiyle bağıntılı olmaksızın, kart hamilinin de "tacir" olduğu durumlarda, kart veren kuruluş ile tacir olan kart hamili arasındaki davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olacağı- HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra görevli mahkemenin, dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesi olduğu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 s. TTK'nın -6335 sayılı Kanunla değişik- 5. maddesi uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmeden önce, asliye ticaret mahkemesinde açılmış ve taraflarca işbölümü itirazında bulunulmamışsa, ortada "görev uyuşmazlığı" bulunmadığından bu davaya asliye ticaret mahkemesince devam edilmesi gerekeceği- Dava, kredi kartını veren banka tarafından 02.04.2014 tarihinde (6502 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce), tüketici olan kart hamiline karşı açılmış olduğundan, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davada, 6102 s. TTK. mad. 4 ve 5. uyarınca asliye ticaret mahkemelerinin görevli bulunduğu düşünülebilirse de, özel kanun olan 5464 s. Kanunun 44/2 ve 43 gereğince, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu kabulü gerekeceği-
HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkemenin HMK. mad. 2/1 uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu- Görev hususu, açıkça temyize gelmese de, bu hususun, temyiz mahkemesince re'sen gözetilmesi gerektiği- Davalılardan banka tacir ise de, davacı ile davalılar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, uyuşmazlık davalılardan .. ile dava dışı borçlu arasında düzenlenen bononun muvazaalı olup olmadığı ve davalılardan banka ile dava dışı borçlu arasında düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipotekli alacağın miktarının belirlenmesi isteminden kaynaklandığından, mahkemece, davanın "nispi ticari dava olmadığı" ve dava tarihi itibariyle asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek; HMK. mad. 114/1-c ve 115/2 uyarınca, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde icra mahkemesinin, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği- Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında, davanın kabulü halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerektiği-
Konut kredisi nedeni ile hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin dava tarihi itibariyle, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı öngörüldüğünden ve dava tarihi itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükte olmadığından, davanın görülmesinde ticaret mahkemeleri görevli olduğu,ve TTK’nin 5/4. maddesi uyarınca müstakil asliye ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle asliye hukuk mahkemesi tarafından davaya devam edilerek karar verilmesi gerektiği-
Ticari kredi nedeniyle tahsil edilen masrafların iadesine ilişkin davanın asliye ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği- TTK. mad. 5/3 uyarınca, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu- Hem konut kredisi hem de ticari krediye ilişkin masraf iadesi talebinden ibaret davanın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülmüş olması usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kredi kartlarından kaynaklanan uyuşmazlıkta asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu-