HMK'nun 331/2.maddesi hükmü uyarınca yerel mahkemece verilen görevsizlik kararı usule ilişkin nihai kararlardan olmakla birlikte davayı sona erdirmediğinden hüküm kısmında yargılama giderlerine ilişkin bir karar verilmesine gerek bulunmayacağı-
Mera parseline el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme istemine ilişkin davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesinde bir sakınca olmayıp, eldeki davada tek bir müddeabih olduğundan HUMK. 3. maddesinde düzenlenen objektif dava birleşmesinin uyuşmazlığa uygulanamayacağı-
Davacı tarafın davalı ile aralarında akdi ilişki kurulduğunu dosyada mevcut olan deliler ile ispatlayamadığı ve yerel mahkemenin usule uygun şekilde verdiği kesin süre içerisinde ( ve sonrasında ) da davasını ispata yönelik hiçbir delil ibraz etmediği, taraflar arasında ticari ilişki kurulduğu ve franchising sözleşmesinden kaynaklanan tazminat hakkının doğduğu ispatlanamadığından açılan tazminat davasının reddi gerekeceği-
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanmasının zorunlu olduğu ve mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılması gerektiği-
Baştan beri yolsuz tescil niteliğinde olan tapu kaydının davacıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı, bu tür kayıtlarda T.M.Y.'nın 1023. maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı, bu sicilin bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edilebileceği-
Davalı T.C.D.D.Genel Müdürlüğü'ne ait trenin devrilmesi sonucu, trende yolcu olan yakınlarının vefat etmesi nedeniyle, davacının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin davada, davacılar vekilinin dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle, ilk bilirkişi raporundan sonra, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dilekçe ile talebini ıslah ettiği, davacının lehine olan ikinci ve üçüncü bilirkişi raporları sonrasında davasını bir kez bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ettiğinden yeniden ıslah edemeyeceğinden davacının bu hususa ilişkin olarak ek dava açmasında usulsüzlük bulunmadığı-
Yerel Mahkemece eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ve Özel Dairece bu husus bozma kapsamı dışında bırakılmışsa da, davanın reddine gerekçe yapılan yasa metni Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla bu durumun ilgili taraf lehine usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olduğunun söylenemeyeceği-
Ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme hükmü bulunmayıp, yerel mahkemece bozma kararından esinlenerek oluşturulmuş yeni bir hükmün bulunmadığı, dolayısıyla ortada yöntemince oluşturulmuş bir direnme kararı bulunmadığı için, böyle bir hükmün temyizen incelenme görevinin, Hukuk Genel Kurulu'na değil, ilgili Özel Daire'ye ait olacağı-
Hukuk Genel Kurulu, mahkemelerce verilen direnme kararlarının temyiz incelemesini yapmakla görevli olup; davacının temyiz isteminin açıkça bozmaya uyularak oluşturulan yeni hükme ilişkin bulunmasına ve davalının direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin bulunmamasına göre kararın temyiz inceleme merciinin Özel Daire olduğu-
Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklı olmak üzere, hakimin tarafların talepleriyle bağlı olup, daha fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği-