HUMK.’nun 213 ve 377. maddeleri gereğince taraflara gönderilen davetiyelere yazılan «yokluğunuzda duruşmaya devam edilecektir» söz-cüklerinin «yokluğumuzda hüküm kurulacaktır» ihtarını da kapsadığı–
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. maddesinde belirtildiği, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekeceği-
Kısa kararda, hüküm fıkrası oluşturulmadan yalnızca "önceki kararda ısrar edilmesine" denilmekle yetinilmesinin, HUMK. 388. maddesinin açık hükmüne aykırılık oluşturacağı-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda mahkeme kararının iptali yolunda bir hukuki kurum (dava türü) bulunmadığından, bu talebin incelemeye değer yönünün bulunmadığı, yetkili organı, temsilcisi ya da vekil aracılığı ile ihtiyati tedbir şerhinin dayanağını öğrenebilecek durumda olan davalı şirketin iyiniyetili sayılmasının olanaksız olduğu, kendinden beklenen dikkat ve özeni göstermeyenin, bilmesi gereken konumda olduğu ve bilmemesinden sorumlu olduğu-
Karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi istenilen Hukuk Genel Kurulu kararının göreve ilişkin olduğu, Hukuk Genel Kurulu'nun görev yönünden bozmaya ilişkin kararı hakkında karar düzeltme isteğinde bulunabileceğinin kabulünün gerekeceği-
Taraf ehliyetinin, kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında kendiliğinden nazara alınacağı-
Olayda usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı istisnai haller söz konusu değilse, usuli kazanılmış hakkın korunmasının gerekeceği-
Başlangıçta noksan olan dava şartına rağmen esasa girilmiş ve noksanlık yargılama sırasında ortadan kalkmış ise; dava, dava şartlarının başlangıçta noksan olduğu gerekçesi ile reddedilemeyeceğinden; acele el koyma ve tescil davasında tebligat duruşma sırasında da yapılsa, davanın esası hakkında karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki muvazaa ilişkisinin yazılı delil ile kanıtlanmasının gerektiği, davalının, yazılı bir kanıtla muvazaa savunmasını ispatlayamadığı-
Bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün oluşacağı, Yargıtay dairesinin vardığı sonuç, tartışmasız ve açık bir maddi hataya dayanıyorsa ve onunla sıkı sıkıya bağlı ise usuli kazanılmış hak kuralının hukuki sonuç doğurmayacağı-