Yetki İtirazının geçerli olabilmesi için yetkili mahkemenin açıkça bildirilmesinin gerekeceği, yetkili olarak iki mahkeme bildirilmesi durumunda, HUMK. 23. maddesine (şimdi; HMK. mad. 19)uygun biçimde yetki itirazında bulunulduğundan söz edilemeyeceği-
Basit yargılama usulüne bağlı tutulan davalara adli tatilde de bakılacağı için, bu davalarda temyiz süresinin adli tatilde de işleyeceği-
Çeşitli ilçelerde bulunan taşınmazların tapu sicillerindeki maliklerin ana ve baba adlarının değiştirilmesi konusundaki davanın, taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği (görülebileceği)–
Taşınmazla ilgili davada meydana çıkan olumlu yetki uyuşmazlığı sonucu Yargıtay’ca merci tayin edilen mahkemenin yetkisinin iadei muhakeme davasında da bağlayıcı nitelikte olduğu-
E. davası açılması gereken durumlarda, bu davanın bir delilini oluşturmak amacıyla salt tesbit davasının açılamayacağı-
Kesin hüküm itirazının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesinin gerekeceği, yine kesin hüküm itirazının, mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) da, dahası bozmadan sonra da ileri sürülebileceği, bu bakımdan usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir tesire haiz olduğu-
“Karar düzeltme” yolu açık olan durumlarda, Yargıtay’ın onama kararı taraflara tebliğ edilip, karar düzeltme süresi geçmedikçe, kararın kesinleşmeyeceği–
Yargılamanın iadesinin olağandışı bir kanun yolu olduğu, daha önceki yargılama aşamasında öne sürülen yanlış uygulama iddiasının, yargılamanın iadesi nedeni olamayacağı-
Kısa kararın, hüküm fıkrası niteliğinde ve HUMK.’nun 389. maddesine (şimdi; HMK. mad. 297) uygun olması halinde, bu kısa kararın tefhimi ile hüküm hukuki varlık kazanmış olacağından, kısa kararı tefhim eden hakimin gerekçeli kararı yazmadan veya imzalamadan ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle mahkemeden ayrılmış olması halinde, yeni hakimin gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisine sahip olacağı-
İlk kararı temyiz etmeyerek hakkındaki karar kesinleşmiş bulunan davalı-alacaklının, direnme kararını da temyiz hakkı olmadığından, temyiz isteminin bu nedenle reddinin gerekeceği, davacı-borçlu vekilinin süre geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesinin de reddinin gerekeceği-