Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi olduğu-
Medeni Kanun’un 80/a maddesi uyarınca hasımsız açılan davanın reddi biçiminde oluşan kararın temyizinin kabil olduğu, hasımsız davaya ilişkin olarak verilen ret kararının Yargıtay’da bozulmasından sonra davanın yegane tarafı davacının uyma isteğinin hakimin direnme hakkını bertaraf etmeyeceği-
Kat mülkiyetinden doğan davaların, kural olarak karar düzeltmeye tabi oldukları, yararı olan tarafın bu yola gidebilmesi için de Özel Daire bozma kararının tarafa tebliğinin (yazılı bildirimi) şart olduğu, Özel Daire Bozma kararı taraflara tebliğ edilmeden direnme kararı verilmesinin usule aykırı olacağı, Kat Mülkiyeti Kanunu’na muhalefet sebebiyle verilen tahliye kararlarının hüküm ifade edebilmesi için davanın hem bağımsız bölüm malikleri hem de bağımsız bölümü işgal etmekte olan kiracı veya şagiller aleyhine açılmasının gerektiği-
A. yargılama hakkının garantör normlarından olan yargı kararlarının gerekçeli yazılması zorunluluğunun, Anayasanın 141. ve HUMK.nun 388. maddesinin buyurucu kuralı olduğu, şikayet hakkının Anayasal hak olduğu; ancak her hak ve özgürlükler gibi bu hakkın da sınırsız olmadığı, sınırları aşıldığı takdirde hukuka aykırılıktan söz edileceği, özellikle hak arama özgürlüğünü kullanan kişinin kasten veya özensizce (kusur) hareket ettiği durumlarda hukuka uygunluk sınırlarının aşıldığının kabul edileceği, açıklandığı gibi dolayısıyla emare niteliğinde bir kanıt olmadan kullanılan hak arama özgürlüğünün kusurlu ve hukuka aykırı olacağının kabul edildiği-
Kararın tefhiminin, en az HUMK. 388. maddede (şimdi; HMK. MAD. 297) belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olduğu, zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılmasının gerekeceği-
Yargıtay'ca verilen merci tayini kararlarının, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağladığı, bağlayıcı nitelikte bulunan bu tür Yargıtay kararlarına karşı yerel mahkemece direnme kararı verilmesinin mümkün olmadığı-
HUMK.nun 8/11 maddesinin 1. fıkrasındaki kira sözleşmesine dayanan her türlü tesbit davalarına Sulh Hukuk Mahkemesi’nde bakılacağının hüküm altına alındığı, daha önce görülüp sonuçlandırılan tahliye davası ile, taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve dolayısıyla kiracılık ilişkisi sona erdirilip kiracı-davacı bu yerin tahliye ettiğinden HUMK.nun yukarıda anılan madde kapsamına giren bir tesbit davasından söz edilemeyeceği, bu nedenle dava dilekçesinde istem dikkate alındığında HUMK. nun 8/2 maddesi gereğince davanın değerine göre görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olacağından dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekeceği- (NOT: 6100 s. HMK. mad. 2/(1)'e göre "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.")
Usuli kazanılmış hak kuralının uygulamasındaki istisnaların, görülmekte olan davaya uygulanma imkanı olan yeni içtihadı birleştirme kararı çıkması ve göreve ilişkin yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olması olduğu-
Düzenlenmiş ve yedinde bulunan senedin davalılarca meşru olmayan yollardan daha açık bir anlatımla hırsızlık yoluyla ele geçirildiği iddia edilmiş olmasına göre iddianın şahitle ispatının mümkün olduğu-