Mahkeme kararının, hükmü temyiz etmeyen davacı yönünden kesinleştiği, bozmadan önceki kararı temyiz etmeyerek hakkındaki karar kesinleşmiş bulunan davacının direnme kararını da temyiz hakkının bulunmadığı-
MK.683’den kaynaklanan «mülkiyet hakkı»nın, sahibine -uygulamadaki isimleriyle- «istihkak davası» ve «müdahalenin (elatmanın) önlenmesi» davalarını açma hakkı tanıdığı –
Harca tabi davalarda, süresi içinde temyiz dilekçesinin verilmesinin ve deftere kaydedilmesinin yanı sıra harcın da yatırılmasının zorunlu olduğu, temyiz dilekçesinin deftere kaydedildiği tarih ile harcın yatırıldığı tarih arasında fark bulunması durumunda; temyiz dilekçesinin mahkemeye sunulup temyiz defterine kaydedilme tarihinin başvurma tarihi olarak kabulünün gerekeceği-
Direnilen hükme atıf yapılarak karar oluşturulamayacağı-
Kendisine isbat yükü düşmeyen tarafın -hiç gerekmediği halde- karşı tarafa yemin teklif etmesi halinde, mahkemenin ‘isbat yükünün kendisine düşmediğini, buna rağmen isbat yükünü üzerine alarak karşı tarafa yemin teklif edebileceğini’ hatırlattıktan ve bu tarafın bunu kabul etmesinden sonra, karşı tarafın yemin ettirebileceği (ve davayı buna göre sonuçlandırabileceği)–
Yargılamanın iadesinin olağanüstü bir yasa yolu olduğu, bu nedenle de böyle bir istekte bulunulabilmesi için gerekli sebeplerin tahdidi olarak sayıldığı, bunun için tarafların sebebi ve müddeabihi aynı olan ve yekdiğerinden habersiz olarak kurulup kesinleşen iki mahkeme kararının bulunmasının gerekeceği-
Yargıtayın yerleşmiş görüşüne göre; "evvelki hükümde direnilmesine" biçiminde ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı-
Miktar ve değeri 400.000 lirayı aşmayan davalar hakkında verilen nihai kararların kesin olduğuna ilişkin HUMK.nun 427. maddesi (şimdi; HMK. mad. 361) hükmünün, kanunun yürürlüğünden sonra verilen nihai kararlar için uygulanacağı-
Süresinde yetki itirazında bulunulmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkisinin kesinleşmiş olacağı-