Tanıkların, davacıdan aktardığı olayların gerçek olduğunun kabul edilerek boşanmaya karar verilemeyeceği, hoşgörü ile karşılanan olayların boşanma nedeni olamayacağı, tanıkların bozmadan önceki beyan ile bozmadan sonraki beyanları arasında çelişki var ise, bunların hükme dayanak yapılamayacağı–
Davada tanık listesi gösterilmişse liste dışı tanık dinlenemeyeceği gibi ikinci bir tanık listesinin de gösterilemeyeceği-
Bozma kararına uyulmakla, bozma lehine olan yan için kazanılmış hak oluştuğundan, kazanılmış hakkı ortadan kaldırır biçimde hüküm kurulamayacağı-
Bir dava konusu hakkında kesin hükümden bahsedebilmek için davanın taraflarının, dava konusunun ve dayanılan dava nedeninin aynı olmasının ve işin esasına girilerek, bir karar verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş olmasının gerekeceği, dava konusu olayda, ilk davada sadece yargılama giderlerinin yatırılmaması nedeniyle istem reddolunduğu, eksik usuli işlemlere dayalı bir red kararının davanın özüne ve gerçek niteliğine göre kesin hükmün sonuçlarını doğurmayacağı-
Mahkemenin keşif yapıp, bulduğu değeri nazara alarak görevsizlik kararı vermesi doğru olmayıp, hukuk mahkemelerinin görevlerinin, davanın açıldığı günkü değeri nazara alınarak o günkü kurala göre tesbit edileceği- (Not: 6100 sayılı HMK.'yla göreve ilişkin hükümler; dava değerine bakılmaksızın, ilk dört maddede düzenlenmiştir.)
Bilirkişilerin uyulan bozma kararı uyarınca inceleme yapmalarının gerekeceği-
Mahkemece taleple bağlılık ilkesinin göz önüne alınması ve tavan aşılmamak kaydıyla hüküm verilmesi gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra Yerel Mahkeme’nin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği-
Direnmeye ilişkin kısa kararda, toplam bir değer belirtilerek dava konusu ziynetlerin cins ve miktarlarının gösterildiği, gerekçeli kararın hüküm bölümünde ise dava konusu ziynetlerin tek tek birim değerleri belirtilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın tefhiminin en az hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması sureti ile olmasının gerekeceği, yine "hüküm sonucu kısmında istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunluluğu"nun bulunduğu, öte yandan kısa karar ile gerekçeli kararın uyum içinde olması hukukun temel prensiplerinden olup, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olacağı, bu yönü ile usul ve hükümlere aykırı kurulan yerel mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Asliye hukuk mahkemelerinde temyiz süresi on beş gün olup; davacı vekiline direnme kararı tebliğ edildiği halde son günü tatile rastlamamasına karşın bu süre geçtikten sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekeceği-