Kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olduğundan; açık olmayan biçimde "önceki kararda direnilmesi" biçiminde atıf yoluyla hüküm kurulamayacağı-
«Kısa karar» ile «gerekçeli karar» arasında çelişki oluşturacak şekilde karar verilemeyeceği–
Yanların delil listesinde bildirdikleri tüm tanıklar dinlenilmeden karar verilmesi durumunda kararın eksik inceleme nedeniyle bozulmasının gerekli olacağı, ancak davacının tanıkların adreslerini bildirmemesi ve onları hazır edemeyeceğini beyan etmesi karşısında mahkemenin hüküm tesis etmesinin doğru olacağı-
Görev sınırının, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan yasadaki sınırlara göre saptanacağı- (Not: 6100 sayılı HMK.'yla göreve ilişkin hükümler; dava değerine bakılmaksızın, ilk dört maddede düzenlenmiştir.)
Hükümde yanlara tanınan hakların ve yüklenen borçların açık biçimde gösterilmesi gerektiğinden hem kısa kararda hem de gerekçeli kararda sadece "önceki kararda direnilmesine" biçiminde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olacağı-
Hükmün açık ve net olması gerektiğinden bozmadan önceki karara atıf yapılarak hüküm kurulması tereddüt ve ihtilaf yaratacağından bu şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olacağı-
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesinde (şimdi HMK. mad. 297) belirtilmiş olduğu, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği–
Kararın direnmeye konu olan değil, bozmaya uyularak reddedilen kısmı temyiz edilmişse Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda değil özel dairesinde inceleneceği-
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağının HUMK'nun 388. maddesinde (şimdi; HMK. mad. 297) belirtildiği, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekeceği-
Biribirine ters olan iki kesin hükmün oluşması durumunda, ikinci hüküm HUMK.nun 445/10 uyarınca kaldırılmadıkça, ikinci hükmün bağ-layıcı olacağı–