Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen pazarlıklı satışa izin kararının Asliye Mahkemesi’nce tasvibe tabi olduğu-
İşlemin başında senet düzenlenmiş ise bunun hilafının da aynı nitelikteki bir senetle ispatının zorunlu olduğu-
Bilirkişi seçimindeki usulsüzlüğün, bilirkişiler ittifakla beyanda bulunduklarından sonuca ulaşmada etkili olmadığı ve karar bozma sebebi yapılamayacağı-
Davada tarafların kimliklerine ait açık maddi hataların istek halinde ve muhakemenin her aşamasında düzeltilmesinin mümkün olduğu, bu itibarla davada aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmamakla hiç bir ilgisi olmayan Hazine’nin, davalı olarak gösterilen, yerel mahkeme kararı başlığından silinmesinin gerekeceği-
Davadan temyiz aşamasında feragat halinde; direnme kararının, davacının davadan feragati hakkında mahkemece bir karar verilmek üzere bozulmasının gerektiği-
Her ne kadar dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir ay geçtikten sonra harç verilmemiş ise de bu yönün davacıya anlatılmadığının, davacının böyle bir lüzumdan haberdar olmadığının anlaşıldığı nitekim bu yön mahkemece de kabul edilmek suretiyle her şeye rağmen harcın tamamlattırılması yönüne gidildiği ve yenileme işleminin geçerli olarak kabul edildiği, davaya devam edildiğine ve yenileme işlemi mahkemece kabul edildiğine göre artık bu usuli işlemin sonradan geçersiz sayılamayacağı-
Kural olarak her davanın, açıldığı tarihteki maddi ve hukuki esaslara göre çözüme ulaştırılacağı, HUMK.da 3156 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin, istisnalar ayrık kalmak üzere, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalara uygulanacağı, HUMK. 409. maddesinde, "davanın açılmamış sayılması" kararının şartlarında yapılan değişikliğin, geçici maddede belirtilen istisnalarda sayılmadığı için, ancak 3156 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra açılan davalarda uygulanabileceği-
Karar davalı vekiline 24.8.1992 günü tebliğ edilmiş olup temyiz süresinin, adli tatilden sonraki 8.9.1992 günü sona erdiği, bu durumda davalının adli tatil içinde biten sürelere uygulanan, adlî tatilin bittiği günden itibaren 7 günlük munzam süreden yararlanmasının mümkün olmadığı-
Temyiz isteminin yasal süresinde yapılmasının temyiz şartı olduğu, temyiz dilekçesinin havale tarihi düzeltme gördüğü ve net olarak anlaşılamadığından; dosya gerçek temyiz tarihinin diğer belge ve kayıtlardan da yararlanmak suretiyle tesbiti ve gereğinin yapılması için yüksek mahkemesine iade edildiği-
Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona yollama yapmak suretiyle hüküm kurulmasının yasaya aykırı olacağı, ayrıca, kararın "hüküm sonucu" bölümünde isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık olarak ve şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekeceği-