Davalı yan boşanma ile sona eren evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın muristen intikal eden taşınmazın satımından elde edilen para ile satın alınan kişisel mal olduğu iddiasında bulunmuş, davalı gösterdiği delillerle iddiasını ispat edememiş ve ayrıca, taşınmazın davacı tarafından davalıya hibe edildiği de ileri sürülmediği gibi, davacının anlatımı ve dosya kapsamından davacının bu amaçla hareket ettiği sonucuna varmak da mümkün bulunmadığından, TMK'nun 222/son maddesi gereğince taşınmazın edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekeceği-
Bağımsız konut açılmadığı ve davalı (koca) ile ailesinin davalı (kadın)'a hakaret ettiği gerekçesiyle açılan boşanma davasında, davalı (koca)'dan ve onun ailesinden kaynaklanan bir geçimsizliğin varlığının ispatlanamadığı, açılan boşanma davasının reddi ile davalı kocanın kusuru kanıtlanamadığından kadının maddi-manevi tazminat talebinin reddi gerekeceği-
Davacı sunduğu delilleri ile konuttan ayrıldığı sırada ziynetleri götürmesine engel olunduğunu veya zorla elinden alındığını usulünce kanıtlayamadığından, davacının isteminin reddine karar verileceği-
Dava, TKM'nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağı ve ziynetlerin aynen iadesi, bunun mümkün bulunmaması halinde ise bedelinin tahsili isteğine ilişkin olup, taşınmazın mal ayrılığı rejimine tabi bulunduğu, davacının evlilik süresince gelir getiren bir işte çalışmadığından ve başka bir biçimde katkısını ileri sürüp ispat etmediği, bu haliyle davacının taşınmaza katkısından söz edilemeyeceği-
Mahkemece; öncelikle davalı tarafça delil olarak dayanılan boşanma dosyasının celbedilip incelenmesi, sonrasında ise bu delil ile toplanan diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle uyuşmazlığa konu ziynet eşyalarının esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacının dayandığı mehir (çeyiz) senedi uyarınca, telep edilen ziynet eşyalarının gramlarına ilişkin bir araştırma yapılmadan, taraf ve tanıklara bu hususta açıklama yaptırılmadan karar verilemeyeceği-
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılacağı, ona iadesi gerekeceği; ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı tarafça kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulacağı-
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşeceği, öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlanması gerekeceği, hayat deneyimlerine göre, olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, başka bir anlatımla, bunların, davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmayacağı, diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu, bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olduğu, bunun sonucu olarak, normal koşullarda, ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği, davacının, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altında olduğu-
Evlilik süresince eşlerin çalıştıkları ve düzenli gelirleri bulundukları, koca tarafından kadının birikimleriyle başka türlü tasarrufta bulunduğu da ileri sürülmediğine göre, çalışan kadının eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilerek koca adına tescil edilen taşınmaza katkısının bulunduğunun kabulü gerektiği- Katkı oranının belirlenmesi için -gerektiğinde bilirkişi(ler)den denetime elverişli rapor alınarak- taşınmazın edinildiği tarihte eşlerin gelirlerinin belirlenmesi, sosyal statüleri ile konumlarına göre aynı dönemde yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 s. TKM. mad. 152 uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapmış olabileceği harcamalar düşüldükten sonra, eşlerin yapabilecekleri tasarruf, dolayısıyla katkı oranlarının belirlenmesi, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının tespit edilmesi gerekeceği-  Davaya konu taşınır ve taşınmazların edinilmiş mal olduğu tespit edildiği takdirde, eklenecek değerlerden (TMK. mad. 229) ve denkleştirmeden (TMK. mad. 230) elde edilen miktarlar nazara alınmak suretiyle, edinilmiş malların değerinden (TMK. mad. 219) mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan değerin (TMK. mad. 231) yarısı üzerinden davacını katılma alacağının (TMK. mad. 236/1) bulunduğunun kabulü gerektiği, artık değerin belirlenmesinde, davaya konu taşınır ve taşınmazların tasfiye tarihindeki değerlerinin belirlenmesinde yasal zorunluluk bulunduğundan, bu konuda keşif ve gerektiğinde uzman bilirkişi(ler)den denetime elverişli rapor alınması gerektiği- Davacıdan talebinin ne kadarının katkı payı ne kadarının katılma alacağı olduğunun da açıklattırılması gerektiği-
Boşanma davasının açıldığı 25.02.2009 tarihinde para bankada mevcut değil ise de; söz konusu paranın bu tarihten iki gün önce yani 23.02.2009 tarihinde mevcut olduğu ve davalı-karşı davacı tarafından çekildiği, çekilen bu paranın aile birlikteliğinin herhangi bir ortak giderine harcanmak suretiyle tüketildiği TMK'nun 6 ve 222. maddeleri gereği C. tarafından kanıtlanamadığından tasfiyeye tabi tutulması gerekeceği-