Davacının "mehir olarak bağışlanan altınlar (9 adet Mevlana kilitli burma bilezik, zincir, 1 adet düz bilezik, 1 adet çeyrek, yarım ve tam altın) ile çeyiz eşyaları ve şahsi eşyaların(115 kalem) aynen alınarak verilmesine veya bilirkişi tarafından belirlenecek değerinin (fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere şimdilik 15.000 TL) dava tarihinden işleyecek faiziyle tahsiline, karar verilmesini talep ve dava ettiği", ziynet ve eşya alacağı davasında mahkemece verilen gerek tefhim edilen ve tutanakla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda, hüküm altına alınan eşyanın yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkartmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği, hükmün, dava dilekçesi ve bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye gönderme yapılarak kurulamayacağı, bu bağlamda mahkemece; tespit ve teslimine karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar, gram ve ayarlarının hükümde ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde, infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulamayacağı-
Bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edileceğinden, dava konusu aracın kişisel mal olduğu yönündeki ispat yükünün davalı tarafa düşeceği-
"Ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkin" davada;  davacı kadın "dava konusu ziynet eşyalarının tarafına verilmediğini" ileri sürmüş, davalının ise "birçok ziynet eşyasının ailenin geçimi için harcandığını, 40 adet küçük altının töre gereği davacı annesine verildiğini, bir kısım ziynet eşyasının da ev eşyalarının alınması sırasında davacının kendi rızası ile verdiğini", savunmuş olması halinde Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu, gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan kimseye düştüğü, öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerektiği, davacının, "dava konusu ziynet eşyasının miktarını" ispat yükü altında bulunduğu, davacı, miktara yönelik iddiasını ispat için dosyaya düğün fotoğrafları sunmuş ve tanık dinletmiş olduğundan, mahkemece ziynet eşyalarının miktar ve niteliği konusunda taraflara ait fotoğraf ve CD incelenmek suretiyle yeniden bilirkişi raporu alındıktan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirerek hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, düğünde takılan ve kendisine ait olan ziynet eşyalarının aynen iadesini olmazsa bedelini talep etmiş olması halinde, bu talep boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından, boşanma davası gerçekleşmese dahi talep edilebileceği-
Düğünde takılan altın ve paranın davalı kocadan istirdatı istemine ilişkin ziynet alacağı davasında; kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları ve nakit para kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılacağı ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanacağı, "bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı" hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, kocanın bu eşyaları iadeden kurtulacağı-
Katılma alacağı isteğine ilişkin davada, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmesi gerekeceği- Kredi ödemlerinin davalının babası ya da diğer yakınları tarafından yapıldığına dair somut bir delil ibraz etmediğinden, taşınmazın edinilmiş mal olarak kabulü ile boşanma dava tarihinde mevcut kredi borcunun taşınmazın değerinden düşülmesinden sonra kalan miktarın artık değer olarak nitelendirilmesinin isabetli olduğu- Davacı vekili dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşken, sonraki dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek alacak isteğinde bulunmuş, daha sonra da bu alacak isteğini ıslah etmiş olduğundan, son dilekçenin 2. ıslah olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği- HMK. mad.176/2 gereğince aynı dava da ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden mahkemece, geçersiz ıslah dilekçesinin gözönünde tutularak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, yargılama da kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin kabul red oranına göre paylaştırılması gerektiği-
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükünün hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düştüğü,öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekeceği, hayat deneyimlerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmadığı, diğer taraftan ziynet eşyasının rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu, bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olduğu, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Katılım bedelinin kişisel mallardan sağlandığının açıkça ispatlanamaması halinde, bedel karşılığı oynanan şans oyunlarından kazanılan ikramiyelerin "kişisel mal" değil; "edinilmiş mal" grubuna dahil olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı ikramiye çıkan milli piyango biletini kişisel mal ya da kişisel mal yerine geçen bir değerle aldığını iddia etmediğine ve aksini kanıtlayamadığına göre biletin günlük harcama kapsamında edinilmiş malla alındığı ve bu nedenle edinilmiş mal grubuna dahil olduğunun kabulü gerekeceği-
Davacı arsa üzerindeki binanın yapımı sırasında bizzat kendisinin çalıştığı gibi, ayrıca tarlalarda çalışarak para kazandığını, düğününde takılan 2 adet ray bilezik ile reşat altınlı büyük kolyesini satarak katkıda bulunduğunu açıklamış, binanın 2001 yılından sonra yapıldığını bildirmiş olup, bina 01.01.2002 tarihinden sonra yapılmış (veya bu tarihten sonra yapılan kısımları bakımından) ve tamamlanmış ise, binanın yapımında edinilmiş malların harcandığının (TMK'nun 222.maddesi son fıkrası hükmüne göre davalı tarafça aksi ispat edilebilir) kabulü, 01.01.2002 tarihinden öncesinde yapılmış ise katkı hususunun ispatının gerekeceği-