UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davalının 09.02.2013 tarihinde vefat ettiği, davalının mirasçılarının davaya dahil edilmediği, davalı mirasçılarının vekaletleri olmadan ölü davalı vekilinin yargılamanın aşamalarını takip ettiği ve tebligatların işbu vekile yapıldığı, eldeki davanın ise 26.11.2015 tarihinde karara bağlandığı anlaşılmakta olup; ölü davalının veraset belgesi temin edilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılarak davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının mirasçılarının hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilecek şekilde, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece yapılan araştırmada, davalılardan ...’in yurtdışında olduğu belirlendiği halde, davalının yurtdışı ikamet adresi usulüne uygun şekilde araştırılmaksızın davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligatın ilanen yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda davalı ...’in adresinin meçhul olup olmadığı belirlenmeden doğrudan ilanen tebligat yapılmış olması nedeniyle yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan ve davada usulünce taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği- Mahkemece yapılan keşif sonucunda elde edilen fen bilirkişi raporundaki krokinin ölçeksiz olup, koordinatlarının belirlenmediği ve hüküm vermeye yeterli olmadığı görüldüğünden, mahkemece, yerinde uzman bilirkişiler vasıtası ile keşif yapılarak infaza ve denetime elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılması gerekeceği-
Elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil talebine ilişkin davada; davalı vekilinin 23.05.2016 tarihinde mazeret dilekçesi ve vekaletnameyi dosyaya sunduğu, aynı gün vekalet harcı ödendiği, ancak mahkemece, 24.05.2016 tarihli oturumda davalı vekilinin mazeret dilekçesine değinilmediği gibi, mazeretin reddi veya kabulü hakkında da karar verilmemiş olup, davalının yokluğunda davanın kabulüne karar verilmesi ve dosyaya usulüne uygun vekaletname sunulmasına rağmen gerekçeli kararın davalı asile tebliğ edilmesinin doğru görülmediği-
Mahkemece yapılacak iş; taraflarca sunulan tüm deliller ile birlikte talepleri değerlendirmek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olduğu- Somut olaya gelince, davacı ve davalı taleplerinin özetlendiği, ancak, kararda mahkemeyi kabul kararına götüren gerekçeye yer verilmediği-
HMK'nun 298/2. maddesi gereğince; sonradan yazılacak gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerektiği, aksi halde; yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına da güven sarsılmış olacağı, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 tarihli ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma nedeni olacağı içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmek ve önceki hüküm ile bağlı kalınmaksızın yeni bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerektiği-
Ecrimisil talebine ilişkin davada; savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 s. HMK’nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece, davalı taraf dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün olmadığından, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Dava tarihi itibari ile yürürlükte olmayan TKHK kanun maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, davanın mutlak ticari dava olması gözetildiğinde somut olayda davanın görülmesinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğu- Kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline bilirkişi raporlarının tebliğ edilip beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkının kısıtlandığı-
HMK'nın 114. maddesi uyarınca; dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun'un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekeceği- Dava dilekçesi tebliğ edilmeden, dosya üzerinden 'görevsizlik kararı' verilmesi, HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırı olacağı-
El atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkin davada; yargılama sırasında dava konusu taşınmazda bulunan kiracının değişmesi nedeniyle ilgili şirketin davaya dahil edildiği ve aleyhinde hüküm kurulmuş olmasına rağmen, davalı tarafa usulüne uygun tebligat gönderilerek davaya dahil edilmediği, savunma hakkı kısıtlanarak yalnız gerekçeli kararın tebliğ edildiği-