Taraflar arasındaki kefalet sözleşmesinde davalı tarafından bildirilen adres, tenfize konu kararın tebliğ edildiği adres ile aynı olup davalının hep aynı adresi kullandığı görülmekle gerek sözleşme gerekse Letonya Tahkim Kanunu gözönüne alındığında yapılan tebligatın Letonya Hukukuna ve Türk Hukukuna göre hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkını ihlal etmediği anlaşıldığından mahkemece tebligatın usulüne uygun yapıldığı gözetilerek tenfiz konusunda kabul kararı verilmesi gerektiği- "Tenfize konu Letonya Ticari Bankalar Birliği Tahkim Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada tahkim mahkemesinde görülen davalarda tebligatların ne şekilde yapılacağının Letonya mevzuatında yer alan Teb. K. m. 31'de düzenlendiği, ancak tebliğ işleminin kurye vasıtasıyla davalı ile ilişkisi de tespit edilemeyen başka şahsa yapıldığından Letonya Tebligat Kanununun 31. maddesine açıkça aykırı olduğu, yapılan yargılamadan davalının usulüne uygun haberdar edilmediği, bu kapsamda davalının hukuki dinlenilme hakkı ile adil yargılanma hakkının açıkça ihlal edildiği, söz konusu ihlallerin kamu düzenine ilişkin olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dosyaya sunulan uzman görüşlerinde ve bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşlerinin ciddi şekilde çelişmesi halinde, alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşleri arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünden de mahallinde keşif yapılıp yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yerine esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü kararda gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olmasının da doğru olmadığı- Davacı dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde talep ettiği alacağın hangi kalemlerden kaynaklandığını belirtmediği gibi miktarlarını da göstermediği, bu durumda, mahkemece öncelikle davacıya dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde talep ettiği alacakları hangi kalemler için istediği ve miktarlarının ne olduğu açıklattırıldıktan sonra, gerçeğin ortaya çıkması için yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, yüklenici tarafından inşa edilen 17 adet blokta yönteme uygun karot deneyleri ve beton test çekici deneyi yaptırmak ve numuneler alınmak suretiyle ve gerektiğinde inşaatın diğer teknik yöntemlerle incelemesi yapılarak, labaratuvar ortamında gerekli testler de yaptırılarak, yüklenici tarafından yapılan inşaatlardaki beton kalitesinin sözleşme ve tasdikli projesine, 1998 yılı deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı, binaların güçlendirilmesinin gerekip gerekmediği, güçlendirme yapılması suretiyle beton kalitesinin yükseltilmesinin mümkün olup olmadığı, güçlendirme gerekiyor ise yapılması gereken masrafların yine 1998 yılı deprem yönetmeliğindeki kriterler nazara alınarak hesaplattırılması, dosya kapsamındaki tüm belgelere göre davalı yüklenicinin bilirkişi kurulu raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesindeki ayrıntılı ve teknik nitelikli itirazları incelenerek ve yine yüklenici şirket vekilince sunulan iki ayrı uzman görüşü de tartışılıp, davadaki alacak kalemleri konusunda gerekçeli ve Yargıtay ve mahkeme denetimine elverişli rapor alınması, bu rapora esaslı ve hukuken geçerli itiraz olduğu takdirde ek rapor alınarak bu itirazların karşılanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Eldeki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin davada, yargılama devam ederken davalılardan ...’nun öldüğünün, mirasçılarının davaya dahil edilmeden hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, o halde mahkemece davacı vekiline davalı ... mirasçılarını davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/1 maddesi uyarınca; tarafların iki hafta içinde rapora itiraz edebileceklerine ilişkin hüküm gözardı edilerek ve HMK 27. maddeye aykırı olarak savunma hakkı kısıtlanarak iki haftalık süre dolmadan karar verilmesini hatalı olduğu-
Mahkemece davacı tarafa belirtilen mirasçılık belgeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dava açmak üzere süre verilerek açılan davanın sonucu beklenildikten sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken iki mirasçılık belgesi arasındaki çelişki giderilmeden ve bu mirasçılık belgeleri hükme esas alınarak paydaşlığın giderilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Eldeki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin davada, davaya konu taşınmazın 5403 sayılı Yasa uyarınca toplulaştırma işlemi sebebiyle pasif hale geldiği ve davacının dava konusu taşınmazdaki hissesini satış yoluyla devrettiği ve taşınmazda paydaşlığının sona erdiği görüldüğünden, mahkemece, dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydı getirtilip, davacının paydaşlık durumunun devam edip etmediğinin ve diğer paydaşların davaya devam edip etmek istemediğinin belirlenmesi gerekeceği, mahkemece, davacının payını devrettiğinin ve diğer paydaşlarının davaya devam etmek istemediğinin belirlenmesi halinde ise davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenleme bulunmadığı-
Mahkemece, vasiyetnamenin açılmasına karar verilmiş ise de; mirasçı ...’a ve mirasbırakanın kendisinden önce .............. tarihinde ölen kardeşi ... mirasçılarından ..., ..., ..., ..., ... ve ...’e duruşma günü ve vasiyetnamenin onaylı örneğini içerir şekilde tebligat çıkartılıp tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde evrak bulunmadığının görüldüğü, bunun yanında, mirasçı ...’a yapılan duruşma günü ve vasiyetname tebligatının Tebligat Kanunu'nda belirtilen ilke ve kurallara aykırı olarak TK'nın 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, mirasçı adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK'nın 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu da görüldüğünden, mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 596/2. maddesi uyarınca, gerektiğinde mirasbırakanın mirasçılık belgesi temin edilerek tespit edilecek tüm mirasçılar ve diğer ilgililer usulüne uygun çağrılmadan, vasiyetnamenin açılıp okunmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Cılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09/11/2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl ve birleştirilen dava ortaklığın giderilmesi isteği-
Davalı adına çıkarılan dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligat evrakı bila tebliğ iade edilmiş olup mahkemece davalı ...’a bu dosya kapsamında usulüne uygun yapılmış bir tebligat olmadığı halde davalının yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının ve davalıya usulüne uygun tebligat yapılmamış olmasına rağmen uygulama imkanı bulunmayan TK m.35’e göre gerekçeli kararın tebliği ile hükmün kesinleştirilmesinin 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği-