Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği; tarafların gösterdiği tüm deliller toplanmadan karar verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğu- Somut olayda, dava konusu haczin borçlunun ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapıldığı, bu durumda İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğunun kabulünün isabetli olup, ispat yükünün davalı üçüncü kişi üzerinde olduğu- Davalı üçüncü kişinin süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde Mahkemece toplanan deliller haricinde ticari defterler ve banka kayıtlarına da dayanmış olduğundan, davalının tüm delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın kabulüne yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, Bilirkişi Heyetinden aldırılmasına karar verilen raporunun ibraz edildiğinde taraflara tebliğine karar verildiği, gerek ............, gerekse takip eden .............. tarihli celselerde duruşma tutanaklarına "Masraf olmadığı için tebliğe çıkmadı" ibaresi yazılarak paraflandığı, davacı tarafa eksik gider avansı tamamlattırılmak suretiyle bilirkişi raporu taraflara tebliğe çıkartılmaksızın ......... tarihli celsede; taraf vekillerinin rapora yönelik itirazlarının reddine karar verilerek, sözlü yargılamaya geçildiğinin görüldüğü, bu durumda mahkemece; bilirkişi raporunun taraflara tebliği sağlanarak rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmeleri hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı, bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekeceği-
Birleşen dava için ön inceleme duruşmasının yapılmamış olduğunun ve taraflara birleşen davaya ilişkin olmak üzere delil sunma imkanı tanınmadığının, asıl davada alınan kusur raporunun birleştirme sonrası asıl davada taraf olmayan davalıya tebliğ edildiğinin, ATK'dan alınan maluliyet raporuna itiraz süresi dolmadan dosyada karar verildiğinin anlaşıldığı, o halde, birleşen dava yönünden 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun öninceleme duruşması yapılmadan, bilirkişi raporları usulüne uygun tebliğ edilip itiraz süreleri beklenmeden, birleşen davalının savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27, 280, 281, 184 ve 186'ıncı maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen, davalıların duruşmalara katılımı, bilirkişi raporundan haberdar edilmesi sağlanmaksızın ve yine davalılara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette yürütülen yargılama sonucunda yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Dosya içerisinde vekile ilişkin azil yada istifa dilekçesi bulunmadığı halde, mahkemece, ......... tarihli karar başlığında ve Bozma Tensip Zaptında, kendisini vekille temsil ettiren birleşen dosya davalısı ...'nin asil olarak yazılması ve vekilinin gösterilmemesinin, Dairemizin bozma ilamından sonra yapılan yargılamada duruşma davetiyesinin birleşen dosya davalısı ...'ne (asile) tebliğ edilmesinin, mahkemenin temyize konu .......... tarihli gerekçeli karar başlığında da davalı vekilinin gösterilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin davada, her iki taraf da tanık deliline dayandığından, tanık isim ve adreslerini bildirmeleri için süre ve imkan verilmesi, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenmesi ve ondan sonra diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği hususu icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilir ise de yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetveline ödenen kadar olup olmadığı genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebileceği- Yerleşik içtihatlara göre, muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesi değil Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin belirlemenin genel mahkemelere ait olduğu- Şikayet olunana şikayet dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden yargılama yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava şartlarından olan görev konusunda dosya üzerinden karar verilebilir ise de,bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği- Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden tensiben görevsizlik kararı verilmesinin davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğu- Davacı avukatın, davalı şirket tarafından vekalet ücretinin ödenmediğinden bahisle işbu ücretin tahsili için alacak isteminde bulunması durumunda ; davalının şirket olmasından ve şirketin 6502 sayılı yasaya göre "tüketici" sıfatına sahip olmamasından mütevellit taraflar arasındaki uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemesinin değil Genel Mahkemenin görevli olduğu ve mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde Tüketici Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozmadan sonra, önceki yargılama safhasının “kes, kopyala, yapıştır” tekniğiyle aktarılarak, kararın yazılması durumunda, sonuç itibariyle karar doğru olsa da, yazım şeklinin taraflardaki adalet duygusunu zedeleyecek nitelikte olduğu ve salt bu nedenle kararın tekrar bozulması gerekeceği-
6183 s. K. uyarınca gönderilen ödeme emrinin "usulsüz" tebliğ edilmesi halinde, bu konuda, İİK.'da olduğu gibi, tebligata dair şikâyeti imkanı bulunmayan borçlunun "ödeme emrinin iptali" için açtığı davanın hak düşürücü sürede olduğunun kabulü gerektiği- Usulsüz tebligatın mahkemece re'sen dikkate alınmaması durumunda, adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağı-