Kira sözleşmesi içeriğinden sözleşmenin başlangıç tarihi olan 1.10.2010 tarihinden önceki döneme ilişkin 01/10/2010 tarihine kadar davalı kiracının borcu olmadığının anlaşıldığı, yeni başlayan dönem için kira bedeli ödenmeyeceğine ilişkin bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle 1.10.2010 tarihinde başlayan döneme isabet eden takibe konu kira bedellerinin istenmesinde ve takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tahliye davası ile sözleşmenin tarafı olan kiracının tahliyesinin istenebileceği, davacı alacaklının sözleşmeye göre sadece “kiracı” hakkında tahliye davası açması gerekirken “müteselsil kefil” hakkında da tahliye davası açamayacağı-
30 günlük ödeme süresinin hesabında, ihtarın tebliğ edildiği ilk günün dikkate alınmayacağı-
Yasal sürede, kira borçlarını ödediğini ispat edemeyen davalının temerrüde düştüğünün kabulü gerekeceği, icra takibi yolu ile istenilen tahliyenin gerçekleşmesi için, dava yolu ile tahliye kararı alınması gerektiğinden, mahkemece davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu kefil tarafından takibe itiraz edilmemesi nedeniyle hakkındaki takip kesinleşmiş olduğundan davacı-alacaklının (kiralayanın) kefil hakkında ‘itirazın kaldırılması’nı istemesinde hukuki yararı bulunmadığından kefil hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kira sözleşmesindeki “kira parasının her ayın ilk günleri peşin ödeneceğine dair yer alan koşulun” “her ayın üçüncü günü akşamına kadar kira parasının ödenebileceği” şeklinde anlaşılması gerekeceği; önceki yıllarda kiranın yıllık olarak ödenmiş olmasının sözleşmenin bu maddesinin değiştirildiği anlamına gelmeyeceği-
Davalı kira sözleşmesi altındaki imzaya karşı çıkmadığı ve kiracılığı kabul ettiğine göre kira ilişkisinin varlığı kesinleşmiş olup, bu durum karşısında takibe dayanak yapılan 01/03/2010 başlangıç tarihli 1 yıl süreli, aylık kira miktarı 1.000 TL olan sözleşme hükümlerine göre uyuşmazlığın çözülmesi gerekeceği-
Davacı-kiralayanın ne “dava dilekçesi”nde ve ne de “yargılama sırasında” lehine inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmemiş olması halinde, mahkemece inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Tebligat yapılan kişinin davalının çalışanı olmadığı anlaşıldığından, davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu, bu haliyle taraf teşkilinin sağlandığının söylenemeyeceği-
Borçlu kiracıya ihtarlı ödeme emri gönderilmedikçe ödeme emrindeki sürelerin işlemeyeceği, borçlunun haricen takibi öğrenip, icra dairesine itiraz etmesinin sonucu değiştirmeyeceği, yani davacı alacaklının bu durumda icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunamayacağı-