İİK. 269/c uyarınca itirazın kaldırılması ve tahliye istemiyle açılan davada, davalı "Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğ kapsamında TL ile ödeme zorunluluğu söz konusuyken, EURO cinsi takip ile bakiye alacak belirlenmesinin yasal olmadığını" ileri sürmüşse de, icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde açıkça ve ayrıca talep edilen kira bedeli miktarına karşı çıkılmamış olduğundan dar yetkili icra hukuk mahkemesince ayrıca yıllık kira bedelinin tespitinin usulen mümkün olmadığı-
Kiracı borçlu tarafından yapılan anahtar teslimi ve tahliyenin kanıtlanıp kanıtlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece alacaklı tarafından bildirilen tarihin tahliye tarihi olarak kabul edilmesinin gerekip gerekmediği-
"Süre tutum” adı verilen dilekçe verilmesinden sonra, gerekçeli kararın tebliğine rağmen temyiz gerekçelerini içeren temyiz dilekçesi ibraz edilmemesi durumunda, sadece kanunun açık hükmüne aykırılık ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak temyiz incelemesinin gerçekleştirilmesi gerektiği- Alacaklı tarafından kiracı borçlu aleyhine başlatılan kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli ilamsız icra takibinde "2013 yılı Nisan ayı kira bedeli" yönünden borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, buradan varılacak sonuca göre sadece Nisan ayı kira bedelinin fer’îleri yönünden itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Borçlu vekilinin “süre tutum” dilekçesi sunması ancak gerekçeli kararın tebliğine rağmen temyiz gerekçelerini içeren temyiz dilekçesi ibraz etmemesi halinde, sadece kanunun açık hükmüne aykırılık ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak temyiz incelemesi yapılması gerektiği-
Borçlu vekilinin uygulamada “süre tutum” adı verilen dilekçe ile gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra gerekçe içeren temyiz dilekçesi vereceğini belirtmesine karşın, gerekçeli kararın tebliğine rağmen temyiz gerekçelerini içeren temyiz dilekçesi ibraz etmediği dikkate alındığında, sadece kanunun açık hükmüne aykırılık ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak temyiz incelemesinin gerçekleştirilmesi gerektiği-
Takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzalar açık ve kesin olarak reddedilmediğinden, kira sözleşmesinin varlığı ve içeriğinin sözleşmenin özel şartlarına göre belirlenen kira alacağının takip hukuku bakımından kesinleştiği- Kira sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, kiralanan taşınmazın kiracılara teslim edilmediği itirazı karşısında alacağın varlığının tespitinin yargılamayı gerektirdiğinin ileri sürülemeyeceği- Kira sözleşmesinde kiralanan taşınmazın kiracılara teslim edilmediğine dair bir hüküm bulunmadığına göre, kiracı borçluların "kiralananın kendilerine teslim edilmediği" iddiasını İİK 269/c- 1 uyarınca yazılı belgelerle kanıtlamak zorunda olduğu- Borçluların itirazlarını bu nitelikteki belgelerle ispat edip edemeyeceğini incelemek ve sonuca varmak icra mahkemesinin yetkisi ve görevi içerisinde olduğundan, alacaklının itirazın kaldırılmasını istemesinde yargılamayı gerektir bir durum bulunmadığı- İspat yükü ters çevrilerek alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- "TBK 301 uyarınca, borçlular itirazında kiralananın teslim edilmediğini bildirdiğinden bu konu tartışmalı olduğuna göre kira sözleşmesinin delil olmayıp, yazılı delil başlangıcı olabileceği, icra mahkemesinin dar yetkili olup, çekişmeli hususlarda yargılama yaparak karar veremeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Yeni korona virüs covid-19 salgını ile, 7226 sayılı kanunun geçici 2.maddesi ile kabul edilen "1.3.2020 tarihinden 30.6.2020 tarihine kadar işleyecek işyeri kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz" düzenlemesinin yasa koyucunun yaşanan pandemi ve alınan tedbirler kapsamında iş yerlerine ilişkin kira sözleşmelerinin feshi ve tahliyenin belirli bir süre ile engellendiğini gösterdiği-Davalı kiracının takibe konu kira bedelini ödediğini veya sair sebeplerle istenemeyeceğini İİK'nun 269/c maddesinde sayılan belgelerle ispatlaması gerektiği- 7226 sayılı kanunun geçici 2. maddesi düzenlemesinin kira bedelinin tahsilinin istenmesine yasal bir engel oluşturmadığı-
Borçlunun takip dosyasına sunduğu 20.11.2020 tarihli beyan dilekçesinde borca itiraz edilmediği, konkordato kararı nedeni ile takibin iptalini, müdürlüğün aksi kanaatte olması durumunda takibin durdurulmasının talep edildiği, bu beyan dilekçesi sonrası icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadığı, diğer bir deyişle takibin durdurulmasının söz konusu olmadığı, alacaklının da mahkemeden itirazın kaldırılması ve tahliye talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun ödeme iddiasını ispat için sunduğu dekontlarda atıf olmayıp takibe konu kira borcu için yapılmış ödemeler olduğu anlaşılamadığından sunulan dekontların İİK'nın 269/c maddesinde belirtilen belgelerden olmadığı dolayısıyla borçlu ödeme iddiasını ispatlayamadığından itirazının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verilmesi gerektiği- Alacaklının mal varlığına yargılama sırasında ............. Cumhuriyet Başsavcılığınca el konulmuş olup ..........Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı, fon kurulunun değişik kararları ile alacaklının malvarlığı kayyım temsilciliklerine atamalar yapıldığı, kayyım tarafından dosyaya ............Noterliğinin .............. tarih ........... yevmiye numaralı vekaletnamesinin sunulduğu bu hali ile alacaklının davada taraf ehliyetinin bulunduğu anlaşılmış olup borçlunun bu hususa ilişkin itirazının da yerinde olmadığı- İİK nun 269-d maddesi göndermesi ile İİK’nın 68.maddesi gereğince alacaklının itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılmasını talep edebileceği, takip dosyası kapsamından borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşıldığından açılan davanın süresinde olduğu, İlk derece mahkemesince ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren altı ay içinde tahliye davası açılmadığı gerekçesi ile süresinden sonra açılan tahliye davasının reddine karar verilmesi isabetsiz olup temerrüt olgusu oluşmuş ve tahliye işleminin kabulü gerekirse de alacaklı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığından, alacaklının bu konuya hasren temyiz hakkı bulunmadığı-
Her ne kadar taraflar arasındaki kira kontratında kira başlangıç tarihine ilişkin bölümde başlangıç tarihi yazılı değil ise de sözleşmenin son kısmında ‘..Bu sözleşme 14 Madde olup ........... tarihinde akdedilmiştir.’ ibaresinin yer aldığı, borçlu yanca kira sözleşmesindeki imzaya itiraz edilmeyip alacaklı ile aralarındaki kira ilişkisini inkarın söz konusu olmadığı, itiraz konusu, fiilen kiracılık ilişkisinin başladığı tarih noktasında toplanmakla birlikte aslolan kira sözleşmesindeki tarih olup borçlunun bu savunmasının dinlenilmesinin mümkün olmadığı, ancak alacaklı yanca kira başlangıç tarihinin ............. olduğu açıkça bildirilmiş olduğundan talep aşılmaksızın bu tarihten itibaren kira alacağının hesaplanması gerekeceği, nitekim dosyada mevcut bilirkişi raporu ile de anılan tarih itibari ile kira alacağı hesaplanmış olmakla bu miktar üzerinden itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesi gerekeceği-